Üşüyünce sevdim bir adamı
Aralık sonu her gün mü olur
31 Aralık 2016 Cumartesi
21 Aralık 2016 Çarşamba
Tarih Yazıları-1 Milli Mücadele Döneminde Bir Aşk
Mektuplaşmak istemişimdir birisiyle hep. Mail,
Whatsapp falan değil, harbi mektup-laşmak... Hayal etmişimdir.
17 Aralık 2016 Cumartesi
16 Aralık 2016 Cuma
Bu Ben

Karanlıklar altında eğilip bükülüyor ruhum
Bu ben miyim diye soruyorum kendime sıkça
Bir başkalaşma var ruhumda
Bir başkalaşan ben
Ve bir de başkalaştıran birileri
Karanlık, göremiyorum onları
Sağ mı sol mu ön mü arka mı
Yoksa bu tedirginlik boşuna mı
Dışta aradığım başkalaştıranlar kan gibi damarımda mı
Büyük bir emirle geziyor onlar ruhumda
Yakıp kül ediyorlar ortalığı, geri almak mümkünsüz
Bu ben miyim diye soruyorum kendime
Yanıtsız kalıyor sorularım
Sesim yankılanıyor boşluğunda beynimin
Bu ben olmak istemiyorum
Ben, bu ben olmak istemiyorum
Peki ben kim olmak istiyorum..?
15 Aralık 2016 Perşembe
12 Aralık 2016 Pazartesi
8 Aralık 2016 Perşembe
4 Aralık 2016 Pazar
İsa'nın Sofrası
İsa’nın
içini huzursuzluk kaplamıştı, aklı Gümüş’te idi. Gördüğü her şey artık oydu.
Her şeyi suya anlatmaya başlamıştı. Kalbini görmek istiyordu. Bir kez olsun
göremediği Gümüş’ü sadece rüyalarında gölgesini görerek hayran kamıştı. Gümüş
ise artık görmeyen gözleriyle elindeki sönmeye yüz tutmuş mumla arıyordu
İsa’yı. İlk ve son yolculuktu bu…
3 Aralık 2016 Cumartesi
Bir zamanlar bu adam o çocuktu.
Derin bir nefes aldı insan ve göz yaşlarını elinin tersiyle sildi. Zamanla alıştı acılara, korkulara ve yenilmeye. Doğdu ve ağladı. Acıktı, altına yaptı ve korktu karanlıktan. Hep ağlayarak anlattı. Konuşmaya başladı.
2 Aralık 2016 Cuma
İsmet Ağladı Gece
Mürekkebe susayan kelebekti mesele
Mesele kelebekti, susayan mürekkebe
Yazdığı hiçbir şiir, adama yazdıklarına benzemeyen
Kelebeğin duymadı kimse çığlıklarını
"Çekip gitti bahar, bir demlik güneşe hasret;
Geleceksen gel ya da sus, beni azad et!"
Mesele kelebekti, susayan mürekkebe
Yazdığı hiçbir şiir, adama yazdıklarına benzemeyen
Kelebeğin duymadı kimse çığlıklarını
"Çekip gitti bahar, bir demlik güneşe hasret;
Geleceksen gel ya da sus, beni azad et!"
Sanıyorum
Sanıyorum ki
Bugün ,güzel bir gün
Baksana güneşe ,dolanıyor
Bulutu takıp koluna
Sonbahar çökmüş üzerime
Tatlı bir anı sersemliği yaşarım
Bir sokak köşesinde
Canlanırken onun yüzü bir anda.
Bugün ,güzel bir gün
Baksana güneşe ,dolanıyor
Bulutu takıp koluna
Sonbahar çökmüş üzerime
Tatlı bir anı sersemliği yaşarım
Bir sokak köşesinde
Canlanırken onun yüzü bir anda.
30 Kasım 2016 Çarşamba
İki Hikaye
(Her zamanki gibi, müziğini ihmal etme sevgili okur.)
Hikayeler tanıdım, hikayeler dinledim, hikayeler anlattım. Kimi hikayelerim hayalimden geçenlerdi, kimi hikayelerimin ağırlığıyla başbaşa kalamadım, kimi hikayelerim paylaşılmalıydı çünkü paylaşılan muhtaçtı, kimi hikayelerimse hala içimde bir sır gibi.
26 Kasım 2016 Cumartesi
Nemli Turunç
Bugün
iliklerime kadar çektim sonbaharı, evime kapanık geçirdiğim günlerimden
sonra neden sevdiğimi hatırladım şu nitelendiği şekliyle 'karamsar,
bulutlu, soğuk hava'yı.
21 Kasım 2016 Pazartesi
19 Kasım 2016 Cumartesi
kayıp parçalar*
Saat on iki.kırk dokuz kilometrelerce uzakta akan gözyaşları kalbime damlıyor.
Geçmişte bir noktaya koşmak istiyorum oradan yavaşca yürüyerek, dans ederek ilerlemek.
Yapılan hatalar
17 Kasım 2016 Perşembe
4 Kasım 2016 Cuma
Yola dair, yola dahil olanlardan
Yollarda yürümeyi seviyordu, bir derdi olduğunda yolunun bitmesiyle derdi de bitecek gibiydi. Yollar bitmiyordu, evinden oldukça uzaklaşmış farklı farklı yollara girmişti.
3 Kasım 2016 Perşembe
Oscar ya da Cannes Konuşmam
(Yazarın bu yazı hakkındaki düşünceleri yazıyı yazdıktan hemen sonra değişmiştir.)
(Ekranda 9 tane film vardır. Filmlerden biri 2596'dır.)
(Ekranda 9 tane film vardır. Filmlerden biri 2596'dır.)
2 Kasım 2016 Çarşamba
Bu hikayede yanlış giden bir şey var
Evet, bugün 14 Haziran 2012, telefonumun saati 18.32'yi gösteriyor ve ben sevdiğim birini unutmaya çalışıyorum.
31 Ekim 2016 Pazartesi
21 Ekim 2016 Cuma
Maktûl Çaresizliği
Bir his yükleniyor omuzlarına, bir zarif gülümseme konuyor suratına; maktûl de bilmiyor vurulup paramparça olduğunu.
18 Ekim 2016 Salı
7 Ekim 2016 Cuma
Ekim Ortası
Koskoca bir eylül geçti
Sen değmedin parmak uçlarıma
Adın değmedi
Koskoca bir eylül geçti ömürden
Sen de geçtin
...
Sen değmedin parmak uçlarıma
Adın değmedi
Koskoca bir eylül geçti ömürden
Sen de geçtin
...
29 Eylül 2016 Perşembe
Zeynep
Bir sayfa açtı defterinden, evet bu sefer tüm umuduyla doldurabilirdi. Hayallerini, gönlünde kalan binlerce hissi, düşüncelerindeki sarp yokuşları yazabilirdi deftere. Kağıda baktı, elinde kalemi tutuyordu;
27 Eylül 2016 Salı
Aziz Bey -Gece Güneşim
Yıllar sonra ilk defa böyle düşmüşüm
Yaprakların bana olan sevdası çok değil mi
12 Eylül 2016 Pazartesi
11 Eylül 2016 Pazar
9 Eylül 2016 Cuma
Saklambaç
Bütün gece seni aradım. Bütün gece yüzünü hatırlamaya çalıştı beynim ve bu unutkanlığına bir kılıf uydurup attı beni içine.
18 Ağustos 2016 Perşembe
11 Ağustos 2016 Perşembe
10 Ağustos 2016 Çarşamba
Hüzündür İnsana En Çok Yakışan
Hayatımı basitleştirmek istiyorum. Kafamdaki
karmaşada boğulup ruh sağlığımı yitirmeden evvel...
Benden ne istediğini bilmek, korkuyorum ya, yine de
istiyorum.
9 Ağustos 2016 Salı
Kanat
Soğuk bir rüzgar çarptı yüzüne, kanat çarpmaya devam etti güvercin.
Biliyordu, umudu biliyordu...
Biliyordu, umudu biliyordu...
27 Temmuz 2016 Çarşamba
20 Temmuz 2016 Çarşamba
6 Temmuz 2016 Çarşamba
Turnalar Semahının 7. Şavtı
Senin istediğin Doğu ile Batı'nın birleşmesi gibi bir şey
Foucault ile İbn-i Sina'nın
Bu Blogu Neden Açtım?
...
"İyi güzel de Balyan, bu blogu neden açtın? Neden insanları bir araya toplamak, insanları yazmaya teşvik etmek istiyorsun?" "Çünkü insanların en büyük sıkıntılarından birisi kendisini ifade edememek. Ve bir zamanlar ben de kendimi ifade edemiyordum. Burayı açınca kendini ifade edebilmenin ne kadar güzel olduğunu gördüm ve insanları da buna teşvik etmeıoansdouaehngpıanfeı"
2 Temmuz 2016 Cumartesi
Yanık
Yavaşça sıyrılır gerçekliğim
Açığa çıkar gözlerimdeki ateş
Seni bulmak için her şeyi yakabilecek kadar
23 Haziran 2016 Perşembe
22 Haziran 2016 Çarşamba
18 Haziran 2016 Cumartesi
hey
düşünceler yakıldı yak kitabı at ormana
geriye kalan yalın ayakla aylaklığa adım at
üstünde koca bir zar atsam gelir mi düşeş ?
ölü bir toprak üzerinde büyür mü düş ?
geriye kalan yalın ayakla aylaklığa adım at
üstünde koca bir zar atsam gelir mi düşeş ?
ölü bir toprak üzerinde büyür mü düş ?
10 Haziran 2016 Cuma
5 Haziran 2016 Pazar
4 Haziran 2016 Cumartesi
2 Haziran 2016 Perşembe
23 Mayıs 2016 Pazartesi
14 Mayıs 2016 Cumartesi
Acı çekenlere.
Kendine hiç sordun mu ne halde olduğunu? Kim sebep oldu acı çekmene? Neden yaptılar sana bunu? Belki çoktan sordun bunları kendine. Hatalarını görmeye çalıştın. Bir şeyleri yanlış yapmış olmalıydın, değil mi? Çünkü sebepsiz yere olmazdı kötü şeyler. İnsanlar insanları yok yere üzmezdi. Hayır. HAYIR. Üzerlerdi belki de. Anlıyorum şimdi.
11 Mayıs 2016 Çarşamba
FADE IN
"Birisini sevdim sevgili okur. Çok uzun zaman önceydi. Develer bilmem ne iken, umrumda olmayan birileri de bilmem kiminin beşiğinde herhangi bir şekilde sallanırken sevdim birisini.
7 Mayıs 2016 Cumartesi
Merhaba Üçüncü Şahıs
Her gece arşınlasan da sokakları karış karış
Hep aynı çıkmaza, aynı yere çıkar varış
Hayat, sevda ve iş sanki hepsi birer yarış
Hayat, sevda ve iş sanki hepsi birer yarış
2 Mayıs 2016 Pazartesi
Rüyaymış
Sararmaya
yüz tutan yaprakların, ağaçlarda son demlerini yaşadığı bir sonbahar gecesiydi.
Dışarıya, o ağaçlarda kalan yaprakları sersemleten hafif bir yağmur ve o yağmurun
etkisiyle ıslanan toprağın karanlığa bıraktığı, insanı rahatlatan muhteşem
ferahlık kokusu hâkimdi. O sersemleyen yaprakların feryatlarının dört duvar
içinde duyulmasına olanak sağlayacak derecede bir sessizlik ve o feryatlara neden
olan sert bir rüzgârın var olduğu böyle bir gecenin ortasında, sekiz kişilik
yurt odasındaki mavi nevresimli yatağından birden uyanıverdi.
27 Nisan 2016 Çarşamba
18 Nisan 2016 Pazartesi
Standart Rüyalar Alemi
Geniş bir dairede oturuyorum. Kanepe o kadar rahat ki içinde kaybolabilirim.
İçeriden çaydanlığın fokurdaması duyuluyor.
16 Nisan 2016 Cumartesi
Bir Deli Adam
Pencereden çıkardım kafamı. Şu beni yerle yeksan eden düşüncelerin kafamdan çıkmasını istemiştim, belki de bu yüzden.
14 Nisan 2016 Perşembe
Aklımı Gıdıklayan Düşünceler
İNSANA İNSAN GİBİ
DAVRANMAK
Geçen gün okuldan eve dönerken otobüste arkamda haddinden
yüksek sesle konuşan iki kadına istemeyerek de olsa kulak misafiri oldum.
Yüzlerini hatırlayamama rağmen söyledikleri halen kulağımda. Yaşça küçük
olduğunu tahmin ettiğim diğerine galiba iş yerinde başından geçen bir olayı
anlatıyordu. Muhabbetlerine kısa bir süre suskunluk hakim olduktan sonra
konuşmaya devam ettiler. Yaşça büyük olan küçüğüne;
12 Nisan 2016 Salı
En Çok Menekşeler
Çiçeklerin düşleri üşüyor yokluğunda. Kaldırım aralarında hayat bulan karahindibağlar, eziliyor bir yüksek topukluyla.
4 Nisan 2016 Pazartesi
30 Mart 2016 Çarşamba
Kendi İçinde Şimdi
Yıkımların en büyüğü, kendi içinde şimdi.
Yıllanmış bir hüznü yudumluyor, üstelik acının ortasında. Bir terzi titizliğiyle dikiyor kendini ruhuna. Ucu kaçıp giden düğümler atıyor saçlarından. Yalnızlık, en sevdiği elbisesi. Bir sokakta yahut hiç özel olmayan bir yerde bulmuş onu. Zaten şimdilerde neyi sevse, adı 'yalnızlık' oluyor.
Kayboluşun tarihi, kendi içinde şimdi.
İnsanlar bilmiyor. Konuşmanın, anlaşmakla eş değer tutulduğu bir zamanda yaşıyor o. Sesler bir kulağına çarpıyor önce, sonra her yer karanlık. Zihnine giden yollarda hep, istasyonsuz insanlar.. Anlamak, anlaşılmak hayatın tılsımını bulmak gibi. Ama dinlemiyorlar onu. Dinlemiyorlar çünkü, dinlemenin duymakla eş değer tutulduğu bir zamanda yaşıyor o. Yalnızca ağlamanın, acı çekmekle bir olmamasını diliyor içinden, doğum gününde üstelik.
Gözyaşının en yakıcısı, kendi içinde şimdi.
Yanaklarının ısısıyla, acıyla pişmiş gözyaşının ısısını ayırıyor birbirinden. Hissetmekle, yok olmayı ayırdığı gibi. Birbirine karışan insanlar farkında değiller. Onlar, hissediyorlar yalnızca. Yok olmak, ruhunu birbirine yamayanların işi. Ama ne yazıktır ki, körü körüne bağlanmanın, yok olmakla eş değer tutulduğu bir zamanda yaşıyor o...
Savaşmak istiyor. Kavramların düşselliğinde, bir iç savaşçı olabilirdi belki. Ne kadar imkansızsa da o kadar mümkün. Ama ne yazık ki o, imkansızla mümkünün eş değer tutulmadığı bir zamanda harcıyor düşlerini..
27 Mart 2016 Pazar
Balık
Kafamı, aklımı, beynimi. Siz nasıl hoş görüyorsanız. Tamamen Zeki
Demirkubuz’a ve alkole armağan etmiş durumdayım bu gece. Ayaklarım
uyuşmuş. Sigaram sönmüş. Viski ısınmış.
21 Mart 2016 Pazartesi
Anlamsız
Ne oldu? Ne bakıyorsun?
Sensin anlamsız olan.
Bizim çocuklar yapmaz öyle şeyler demek...
Külahıma anlat.
19 Mart 2016 Cumartesi
Ben bugün bir yaş daha büyüdüm.
En son hatırladığım musmutlu kahkahalardı doğum günlerinde. Şimdi ise garip bir hüzün, birazda eksik kalanlar var. Aile, dostlar, birtakım kutlamalar falan.
16 Mart 2016 Çarşamba
Karanlık
Ne kadar da çok yer edinmiştir hayatımızda. Bazen kendimizi tehlikede
hisederiz, hemen kaçarız karanlık bir odadan. Bazen ise güvende
hisseder, ışık istemeyiz odamızda. Bazen karanlık sokaktan geçmeye
korkar ama bir akşam gelir karanlık sokak ararsın. Gözyaşlarını
karanlığa armağan etmek için. Ne kadar da vefalı bir şeydir karanlık
bazen “Seç” der sana bu karanlığı ne ile doldurmak istiyorsun diye. Ama
ben doldurmak istemiyorum hiçbir karanlığı.
Ben dünyanın en güzel karanlığı olan senin gözlerinde kaybolmak istiyorum.
Ben dünyanın en güzel karanlığı olan senin gözlerinde kaybolmak istiyorum.
11 Mart 2016 Cuma
Gözlerinden Öpüyorum
Örümcek ağları ile doluydu gönlüm
Beni ilk öptüğünde
Aklım karıncalanıyor şimdi
Beni ilk öptüğünde
Aklım karıncalanıyor şimdi
10 Mart 2016 Perşembe
Karıncalar Bilmeden Sever
İçinde yıllanmış bir şarkı tekrarlıyor kendini durmadan. Dirsekleri, bir boşlukta süzülüyor. Yabancılaşmanın ilk evresinde henüz.
9 Mart 2016 Çarşamba
Pencere Kenarları Tehlikelidir
Bir pencere kenarında oturuyorum
Geçip giden yıllarımı savurmak için sigaramın küllerinde
Geçip giden yıllarımı savurmak için sigaramın küllerinde
Duvarsız Döngü
Ben, duvarsız suratlardan yakalıyorum hayatı. Cam kenarları hep mezarı oluyor sustuklarımın. Bu yüzden iki dudak arasında gerçekleşiyor iç ölümüm. Bu yüzden yetmiyor konuştuklarım hiçbir zaman, bu yüzden susuyorum.
Ben, duvarsız suratlarda yaşıyorum nicedir.
Bir hüznün ifadesine dolduruyorum içimi.
Bir kahkahanın tınısında yankılanıyorum.
Tüm cümlelerimi siyahla harmanlıyorum.
Bir kuyuya dağıtıyorum kendimi. Sustuklarımı önce o kuyuda biriktirip, sonra kuytuda kusuyorum.
Bulanık bir akşamüstü vaktindeyim dünyanın. Ellerim uzun süredir nefretin yıkımına uğraşıyor. İç çekişlerim hep boşuna, ne kadar solusam dünyayı; o kadar yumru diziliyor boğazıma.
Sayıları değersizleştiren insanlarla kesişsin istiyorum yolum. 19'un yalnızlığını unutmayı düşlüyorum, duvarsız bir suratta. Kendini hiçlikten çoğaltanların gösterişli hikayesini öğrenmek, sonra içime hiçliği büyütecek bir koza örmek istiyorum.
Ben, duvarsız suratlarda kaçıyorum içimden.
Kendimi akıttığım çizgilerden, bir tablo çıkarıyorum.
Ellerimin kanadığı yerden damlıyorum gerçekliğe.
Banksy'nin direnişini anlıyorum; duvarları olan kentte.
Bir yerde okumuştum, duvarı yoktur diyordu çocukların. Hiç bir zaman çocuk olmamanın acısını hissediyorum gönül rahatlığıyla.
Şimdilerde duvarlar örülmüş, büyümüş çocuklar.
Şimdilerde kendimi sakladığım suratlar, ifşa ediyor beni.
Nereye döndürsem başımı, bir acı yükseliyor dalga dalga.
Sonun başlangıcını duyumsuyorum.
-Duvarsız suratlara hapsettiğim hislerim, örülüyor zihnime.
8 Mart 2016 Salı
Bir Kaplumbağa Masalı
Bir kaplumbağanın kalp atışlarını kim duyabilir okyanusta? Bir masa bıraktım bodrum katında şimdi onun kadar yalnızım, ahı tutar mı bir masanın?
7 Mart 2016 Pazartesi
Direnişinde Gizli
Zihninin tavan arasına merdiven dayıyor; düşünmenin henüz yasaklanmadığı bir zamanda. Sükutun altını, değerini çoktan kaybetmiş onun için. İçindeki kaos götürüyor parçalarını, susmak sadece acıdan türemiş bir eylem oluyor. Çünkü anlatmak istedikleri, direnişinde gizli..
Yağmurlu
Yağmur yağsın
Ed Sheeran çalsın
Alalım ‘senden yaşlı’ karavanımızı
-Gidiş yollarında ben sürerim, bilirsin
Seversin benim sürmemi
Hiç kimsenin sevmediği kadar-
Oyuna gidelim.
Dönüş yolu senin
Güneş doğsun yolunun üzerine
Gözlerini kısınca komik oluyorsun
Islan kahvelerimizi taşırken
Ben de haritaları açarım
Google hâlâ yaşıyor olursa.
Gökkuşağından sür
Özgürlüğüne düşkünlüğüne içelim
Ben şekersiz içemem
Çay mı kahve mi kavga ederiz muhtemel
Üzme beni bu seferlik
Yeterince üzülüp geldim.
Sana sevdiğin şiiri okuyor olacağım
Şarkıdan sıkılıp radyoyu kapattığın zaman
Dinlediklerimi hep zımbırtı buldun:
"aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim"
- Eve gitmiyoruz değil mi?
- Bizim bi evimiz mi var?
Gül
Gülmek yakıştığından değil de
Sadece bana böyle gülüyorsun
Çivit
Çok büyük bina yığınları arasında, beton bir dünyada yaşıyoruz, a dostlar. En son ne zaman göğe baktınız? Ya da şöyle sorayım, en son ne zaman gerçekten mavi bir göğe baktınız?
4. Kişi
*Ben
de yolda olmadığımdan uyumuyorum.Hep
yolda olmak istiyorum.Hiç durmak
istemiyorum.Devamlı.Ama devamlı...
-Yolda
olsan uyuycaksın öyle mi?
6 Mart 2016 Pazar
Buz
Soğuk, yakacak kadar soğuk. Yani bi şekilde, dünyanın bir yarısında kışken, diğer yarısında yaz olması, hatta daha derine inecek olursak aynı toprak parçası üstünde birileri soğuktan donarken birilerinin sadece soğuktan ürperiyor olması fikri fazla... rahatsız edici.
Şubat Yitimi
Suskunluğunun buzdan duvarı eridi, üstelik denizsiz şehrin soğuğunda. Geçtiğin caddeler bir dirilişe tanık oldu. Ceplerinde unutulmuş kasımpatılar..
Sen söylemesen, onlar susmaz biliyorsun. Sen unutsan, onlar unutmaz seni.
2 Mart 2016 Çarşamba
21 Şubat 2016 Pazar
Mor Sümbül
Akşama doğru atmıştı kendini yatağa. Geceyi edememişti.
Bir ton dert yüklenmişti sanki omuzlarına.
20 Şubat 2016 Cumartesi
19 Şubat 2016 Cuma
14 Şubat 2016 Pazar
Hiçbir Ben Değilim
Sadece bir rüzgar gerekliydi dünyaya geri dönmek için, yeniden yaşamak için, yeniden ölmek için, bu satırları yazmayı istememesi değil okunmasını istemiyor. Hiç kimsenin bu satırlarda kendinden başka birini bulmak istemiyor çünkü; bu satırlar benim, bu kelimeler benim, bu yazı makineden çıksa de evde kağıtlara yazan benim, bu benim hikayem ve her biri yeni bir hikaye, sizler bunları okurken ben yeni bir okunmasını istemediğim bir şeyler yazacağım. Bu satırları benlerim kendi içinde yaşayacak, kendi hayatlarına bir ölüm sunacaklar, kendi dünyalarının iç dünyasını yazacaklar yeni bir cesette doğar doğmaz.
10 Şubat 2016 Çarşamba
Cinnet Tohumu
Mahsun bir gece,
Pencerede
Sokağa raks eden ışıkların gölgesi.
Hafıza kaybım,
Hayallerin
Tarihlerin eskimesi.
Pencerede
Sokağa raks eden ışıkların gölgesi.
Hafıza kaybım,
Hayallerin
Tarihlerin eskimesi.
6 Şubat 2016 Cumartesi
Başlık
Yalnızım. O kadar yalnızım ki sanki hiç var olmamış gibi
hissediyorum. Varlığımın bir anlamı olmadığından yakınıyorum. Kimseye bir şey
ifade edememekten yakınıyorum. Unutulmuş hissediyorum. Bıkılmış. Değersiz.
5 Şubat 2016 Cuma
Aynalar
Değişim ademoğlunun yaradılışında var, ana rahmine düştüğün andan itibaren sendin değişmeye başlayan; insan. Ufacıktın büyüdün, görüş bildin fikir yürütmeyi öğrendin; boyun uzadı; geçtiğin kapıların zirvesine elin değsin diye zıplarken kimi kapılardan geçebilmek için eğilmeye başladın.
3 Şubat 2016 Çarşamba
Gözlerin
Mevsimlik işçilerin göçü gibi bakıyor gözlerin
Bir aceleci ve tedirgin hâl sarıyor etrafını
31 Ocak 2016 Pazar
Düğün Gününe Hasret
Bir elimde doksandokuzlu' diğerinde sigara. Mutfak avizesinden seni izliyordum. Ta ki, cinslik olsun diye; ocak dururken küçük tüpte pişirdiğim çayımın fokurdama sesleri, kafamdaki ritimlerle karışan sesinin yankı bulması, dikkatimi sizlere ömür edene kadar.
29 Ocak 2016 Cuma
28 Ocak 2016 Perşembe
27 Ocak 2016 Çarşamba
Kırmızıdan Maviye (Karmakarışık 3)
Ben alışkanlık kazanamadım hiç bir şeye,
Alıştım sadece.
Pek dürüst sayılmam yalanlar söyledim,
En çok da kendime
26 Ocak 2016 Salı
Yürek Efsanesi
(Her zamanki gibi, müziğini ihmâl etme sevgili okur)
Annem anlatmıştı bu efsaneyi bana.
23 Ocak 2016 Cumartesi
?
Bugünde gözlerim, tanıdık senelerle bağdaş kurmuş demlenirken yüreğine çınlıyor. Nadir kabilesi gövdeli, pazar teveccühü gibi her vakit olamayacak bir çınlayış, buğuluyor bakışlarımı.
18 Ocak 2016 Pazartesi
Kalandar Soğuğu
Kalandar soğuğu gönlüm
Ve kalmış bir parçam dar sokaklarda
Ayaklarımın altında kütürdeyen kar küresi
Süleymaniye'ye gitmiştim,
Yokuşlarımın yükünü paylaşmaya.
15 Ocak 2016 Cuma
Vazgeçebilmek (Karmakarışık 2)
Ne anlatacağımı inan ben de bilmiyorum.
Neyi-ne kadar biliyoruz ki zaten, orası ayrı.
Sadece sanıyoruz.
Bildiğimizi, gördüğümüzü, sevdiğimizi
En önemlisi de sevildiğimizi.
8 Ocak 2016 Cuma
Müddeabih Kalam
Tütsü niyetine sarıp sigarayı, uyuturdum küllüğümde. Külliye havası soluduğumu ruhuma yutturma üç kağıdı üstümde. Kırışık, ütüsüz durdu ama var -ıktan bir gideri. Neyse.
2 Ocak 2016 Cumartesi
İki Kelam
Birini büyütmek istemedim kalbimde. Çünkü büyüttükçe üzülüyordu herkes, görmüştüm, biliyordum. Ama seni büyütmemeye çalıştıkça hapsediyordum -ki bu en tehlikelisiydi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)