İsa’nın
içini huzursuzluk kaplamıştı, aklı Gümüş’te idi. Gördüğü her şey artık oydu.
Her şeyi suya anlatmaya başlamıştı. Kalbini görmek istiyordu. Bir kez olsun
göremediği Gümüş’ü sadece rüyalarında gölgesini görerek hayran kamıştı. Gümüş
ise artık görmeyen gözleriyle elindeki sönmeye yüz tutmuş mumla arıyordu
İsa’yı. İlk ve son yolculuktu bu…
İsa
şüpheliydi. Demir ustası, İsa’dan önce bir çelik zırh ve demirden de bir taht
yapmıştı. Zırhın ve tahtın ne için olduğunu düşünüp duruyordu. Belli ki aklını
çok fazla kurcalıyordu. Usta, tahtı
yarattı. Zırhı ise Galiliye, antik Filistin topraklarına yollattı. Zırh çok
önemliydi. Kim bulacaktı zırhı?
Demir
Usta’sı elmastan bir kılıç yaptı. Yavaşça işledi. Üfledi kulağına. “Kutsal Ruh”
dedi. Davut, gözlerini dünyaya açtı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder