4 Aralık 2016 Pazar

İsa'nın Sofrası



İsa’nın içini huzursuzluk kaplamıştı, aklı Gümüş’te idi. Gördüğü her şey artık oydu. Her şeyi suya anlatmaya başlamıştı. Kalbini görmek istiyordu. Bir kez olsun göremediği Gümüş’ü sadece rüyalarında gölgesini görerek hayran kamıştı. Gümüş ise artık görmeyen gözleriyle elindeki sönmeye yüz tutmuş mumla arıyordu İsa’yı. İlk ve son yolculuktu bu…
İsa şüpheliydi. Demir ustası, İsa’dan önce bir çelik zırh ve demirden de bir taht yapmıştı. Zırhın ve tahtın ne için olduğunu düşünüp duruyordu. Belli ki aklını çok fazla kurcalıyordu.  Usta, tahtı yarattı. Zırhı ise Galiliye, antik Filistin topraklarına yollattı. Zırh çok önemliydi. Kim bulacaktı zırhı?
Demir Usta’sı elmastan bir kılıç yaptı. Yavaşça işledi. Üfledi kulağına. “Kutsal Ruh” dedi. Davut, gözlerini dünyaya açtı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder