16 Nisan 2016 Cumartesi

Bir Deli Adam


Pencereden çıkardım kafamı. Şu beni yerle yeksan eden düşüncelerin kafamdan çıkmasını istemiştim, belki de bu yüzden. 

İlahi adaletine güveniyorum Allah'ım.
İki derin nefes aldım sokaktan. Şimdi bir sigara olacaktı elimde de yakacaktım. Dediğime bakmayın, bir deli adamım ben. Öyle saf bir aileden geldim ki hâlâ aralarında en kötüsü benmişim gibi hissederim. Hani şu "içkisi yok, sigarası yok, işinde gücünde" tipler vardır ya. Öyle bir babam vardı, rahmetli. Elbetteki bir dua da sizden isterim adamcağızın ruhuna. Ben onca yaramazlık yapardım, yakıcı ve yıkıcıydım hele delikanlı çağlarım! 
Delikanlı çağlarımda bir tek kendimi yakmadım, etrafımdaki nice saf bir su misali dolanan çocukları da yaktım. Ama gel gör ki bir sigara dâhi yakmadım. 
Babam sevmezdi sigarayı. Benim kanımın ise tam delikanlı çağları, kıpır kıpır yüreğim. Herbir şeyi yapmak geçiyor içimden. O anda oldu ne olduysa. 
Babam sevmezdi sigarayı. Annemin ölümünü izledi karşısında. Bir ömrüne ömrünü biçtiği kadının yere yıkılışını izledi. Ecel Allah'tandı, suali olmazdı babamda fakat. Fakat annemi çok severdi. Babamın taşlı yollarla döşeli kalbinin aralarındaki çiçeklerdi annem. Gözlerine bakışından anlardın, sanki ürkek bir serçe cıvıldaşırdı gözlerinde. Her işe gücü yeten babamın annemin küçük bir kırgınlığına güç yetiremediğini bilirdim. 
Babam sevmezdi sigarayı. Ömrü boyunca ağzına almamış. 
Annemin öldüğü gece ise sigara aradı tüm yollarda. 
Sigara galiba efkardı, o zaman öğrendim. 
Şimdi bir sigaram olacaktı dedim ya. Şu sokağı izlerken yakacaktım. Belki de her kül bir derdimi alıp bin dermanla çarpacaktı suratıma rüzgarlarla. 
Sokağın sesini dinlemeyi bilir misiniz? 
Onu da babamdan öğrenmiştim. Bir gece vakti uyuyamazsınız. Ben her gece vakti uyuyamam gerçi o ayrı konu. Seher vaktini beklemekten hep. Beklemekten hep.
Ne diyordum?
Bir gece vakti uyuyamazsınız. Çıkarırsınız kafanızı pencereden dışarı dirsekleriniz mermerin üstüne yuva yapmış iki saksı arasında öylece sessizliği dinlersiniz. Bir yaprak hışırdar, ürperirsiniz. Geceyi alırsınız karşınıza ve dertleşirsiniz.
Gece o ya! 
Ya o sizin içinizi karartır ya siz onu aydınlatırsınız birkaç sokak lambası eşliğinde. 
Yıldızlar uğramaz genellikle şehirlere. Babam sanayi devriminin yıldızları küstürdüğünü söyler ve benim dumanım her zaman tüter içimde ışıkları söndürürken.
İnsan geceyi barındırır içinde de gece insanı barındırmaz içinde.
Karşı komşunun balkonuna bakarsınız. Kimse yoksa camına. Işığına bakarsınız. Her saniyede bir kumanda tuşuyla değişen renkli ışıklara. Hipnoz olmuş gibisinizdir o sırada. Sadece izlersiniz. 
Bir süre sonra sıkılır kafanızı sokak lambalarına doğru çevirirsiniz. Şehrin gececi adamları düşmüş olur çoktan sokaklara; kimi geçim derdinde, kimi sadece derdinde. 
Sonra kafanızdaki dertlerin diğer dertlerle dertleşmesini...
Dert!
Dedim ya deli bir adamım ben. Arada dağılır böyle kafam, bu yüzden sokakla yüzleşirim. O da olmasa dağılmayacak şu duman. 
Ben sokağı dinlerim, sokak beni dinler.
Bir kuş kanat çırpar sesinden bilirim, bilirim bana umut getirmeye gitti, bilirim umudum bir kul misâli avuçlarımın içi.
Şimdi bir sigara olacaktı, efkarın da böylesi.

4 yorum:

  1. Bu dertlerle yaşayıp da inatla delirmemek zor olsa gerek. Deliye dert tasa yok, her derde güler geçeriz bizler. Baktık başka çıkış yok ne yapalım... İyi delirmeler dost

    YanıtlaSil