Yalnızım. O kadar yalnızım ki sanki hiç var olmamış gibi
hissediyorum. Varlığımın bir anlamı olmadığından yakınıyorum. Kimseye bir şey
ifade edememekten yakınıyorum. Unutulmuş hissediyorum. Bıkılmış. Değersiz.
Bilmiyorum. Belki kendi kendimi yalnızlaştırmışımdır.
Kendime itiraf edemiyorum. Kabullenemiyorum. Aslında ailem var. Sağolsunlar.
Ama yetmiyor. Yaptığım şeyler gün geçtikçe beni boğuyor. Daralıyorum. Boş boş
bakınmak anlamlı gelebilir mi bir insana? Kendi düşüncelerinde kaybolmak. Bir yerden
sonra sıkılmak. Heralde yalnızlık da bir yere kadar gidiyor. Sonra her şey başa
dönüyor. Bir döngüyü baştan yaşıyorum.
O kadar yalnızım ki insanlardan haber almak için sürekli
watsap, snapchat kontrol ediyorum. En azından birileriden haberim olsun diye.
Ot gibi yaşamak diye bir söylem var mı bilmiyorum ama şu an öyle yaşıyorum.
Otlar en azından oksijen üretiyor bende o da yok. Dışa da yansıtmıyorum bunu.
Bu yazıyı da yazıyorum ya çünkü artık dayanamıyorum. İnsan paylaşmadan
yapamıyor. Yapamıyor.
O kadar yalnızım ki yalnız olduğumu yakınabileceğim kimsem
yok. Bir umutla mesaj yazmaya başlayıp mesajı bitirmeden siliyorum. Yıllarca
samimi olduğum insanlara bile bir dert dile getiremiyorum. İnsanların gözünde
değer kazanamadığımı düşünüyorum. Yeni tanıştığım kişilerde bile bu böyle bırak
eskileri. Heralde problem bende.
Değişmek. Ah, değişim! Yazması, söylemesi ne kadar kolay.
“Biraz değiş, kendine çeki düzen ver. Toparlan.” Olmuyor. Olmuyor. Gittikçe
kararan hava gibiyim. Kendi kendini yiyip bitiren hücre gibiyim. Hiç bitmeyen
paradoks gibiyim. Heralde problem bende.
PS: Yazmak gerçekten iyi geliyormuş.
Evet yazmak çoğu zaman iyi geliyor ama böyle kısa değil uzun uzun, hani hiç bitmeyecekmiş gibi. Her şeyi en ince detayına kadar anlatmaktan bahsediyorum yaz abi anlat bize. Burada okuyan birileri var, merak etme yalnız değilsin...
YanıtlaSil