18 Nisan 2016 Pazartesi

Standart Rüyalar Alemi

Geniş bir dairede oturuyorum. Kanepe o kadar rahat ki içinde kaybolabilirim.
İçeriden çaydanlığın fokurdaması duyuluyor.
Ayağa kalkıp sesin geldiği yöne ilerliyorum.
Onu görüyorum. 
Kapının kenarında ses çıkarmamaya çalışarak onu izliyorum .
Bir yandan çaydanlığın altını kısmaya çalışıyor diğer bir yandan da güzel bir müzik ayarlama çabası içinde.
Yavaşça kafasını kaldırıyor, gülümsüyor bana. Bir şeyler söylüyor bana ama ben çoktan uyanmaya başlamışım.
Kafamı kaldırıyorum ve odamdayım.
Neredeyse her şey aynı yalnızlığıyla duruyor-gecenin sarhoş saatlerinde- .
Ayağa kalkıyorum, dolaba bakıp kendime içecek güzel bir şey seçiyorum. 
Balkona yürüyorum.Tek sandalyeme oturuyorum.
Ay bir taç misali duruyor, yıldızlar ise çevresine saçılmış süsleri andırıyor bana. 
Hava serin, rüzgar arada kulağıma ondan birkaç kelime fısıldıyor.
Her kelime yavaş bir şekilde, zihnime hapsolan düşüncelerime yapışıyor.
Kelimeler büyüyor geceyle.
Ay artık dargın bir şekilde bakıyor bana.
Yıldızlar ise bulutların arkasına saklanarak gösteriyorlar öfkelerini.
Her şey öfke kusuyor bana. Huzurum kaçıyor. İçeriye gitmek istiyorum. Kaçmak istiyorum.
Yorganın altına saklanıyorum. Karanlık huzur veriyor birazcık da olsa.
Uzun sürmüyor.
Düşüncelerime saklanmış nefret saldırıyor bu seferde.
Nefes alışım hızlanıyor, kalbim göğüs kafesimi terk etmek istiyor adeta. 
Açık kapıdan bir ışık süzülüyor içeriye. Sakinleşiyorum ışığın odamı kapladığını gördükçe.
Güneş yavaşça yayılıyor gökyüzüne.
Gecenin bıraktığı izler belirginleşiyor ışıkla.
Çiğ düşmüş çimlere uzanmak, serinliğin her hücreme işlemesini istiyorum.Kapıya koşuyorum ve çimlere yatıyorum.
Güneş yükselişini sürdürüyor. 
Gözlerim yavaşça kapanıyor . 
Çimlerin ıslak kokusu huzur verici.
Gökyüzü mutlu duruyor. 
Dünya hala boktan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder