6 Mart 2016 Pazar

Şubat Yitimi

Suskunluğunun buzdan duvarı eridi, üstelik denizsiz şehrin soğuğunda. Geçtiğin caddeler bir dirilişe tanık oldu. Ceplerinde unutulmuş kasımpatılar..
Sen söylemesen, onlar susmaz biliyorsun. Sen unutsan, onlar unutmaz seni.

Kaç söz eskidi dilinde, kaç söz öylece geçip gitti zihninden. Kaçının ucundan tutup bir nota tutturdun, bilinmez. Benimse bildiğim tek şey var; derinden daha derini varsa, soğukluğunda gizli. 

Kendinden bile sakındığın bir yer saklı içinde. Görmesinler onu diye, duvarlar ördüğün bir yer. Hep aynı ifade yüzünde, sanki kıyısındasın hayatın. Sanki bir acının yarım kalmışlığını yaşıyorsun. Sanki biri göz hapsine almış yaşamını kapı aralığından, öyle temkinli adımların. Kaçışın hep kendinden. Hangi sokağa varsan, acıyor tabanı ayaklarının. Sokaklar boyu yalnızlığı yürüyorsun...

Kendine ait kelimeler düşlüyorsun sonra, dil değmemiş kelimeler. Anlaşılmaya susayan bir yanın çürüyor, 
kağıtların eskiyor beklerken kelimeleri.  

-Sen eskiyorsun.-

Bir şubat yitiminde, vaveylalara karışıyor sesinin tınısı. Cümlelerin bir şubat yitiminde soyunuyor yalnızlığa. Bir şubat yitiminde, seviyorsun küfrettiğin dünyanı. 

-Sen bilmiyorsun.-
Kasımpatılar biliyor, kasımpatılar duyumsuyor seni. 

2 yorum: