8 Ocak 2016 Cuma

Müddeabih Kalam

     Tütsü niyetine sarıp sigarayı, uyuturdum küllüğümde. Külliye havası soluduğumu ruhuma yutturma üç kağıdı üstümde. Kırışık, ütüsüz durdu ama var -ıktan bir gideri. Neyse.

     Kalemime diş geçirirken çınlıyor diz kapaklarım, Ademoğlu'nun Havva'ya şikayeti avuç içlerimde. Abdestsiz dua, dillere kelebek, çorapsız camiye girmekle eşdeğerdi. Politikacı tavırla hilafete soyunur kalemim, azalırken mermisi. Özlem satırları boynumu hedef almış, kaldırımda yanan mumun sönmesini bekliyor; yatsı geçeli hayli vakit olmasına rağmen. Direnir özlem-sizliğe, çelimsiz ateşi. Hayat şartları mı, hayata şartlarım mı? Diye düşünürken şiir-sizlik ''dank'' darbesi yaptı beyin hükümdara. Ne mum kaldı ortada ne hayat şartları ne de benim şartlarım. Siz-sizlik, tırnaklarımı sarıya çalarken aldığı renk değilmiş nefesmiş, tıkadıkça yolu fark ettim. Dağlara vurdum nefsimi siz sizde, ben siz-sizlik deyken. İroni değil mesele. Aslında mesele de yok toprakta. Bir ben bir de benden de güzel bir beden. Bu muhtemeli fazla, Havva yaprağı. Ben ağaç altında yaprak düşmesini bekleyen Adem kılıklı. Hesap veremiyorum yastığıma, gömdükçe kafamı üç parmak dokunur kafa tasıma. 'Kalk! Sokakta astıklarına bak.' der kimliği belirsiz parmak uçları. Sokak lambası dava açacakmış hükümdara. Şahit tutmuş, darbeyi fırsat belleyen batanın cıvık vatandaşlarını, mum yaktığım kaldırımlarımı. Galiba zanlı olmamın tek sebebi, kalemimin kurşundan olmasıydı..
 

2 yorum:

  1. Ellerinden akan kanı temizleyeceğin günü düşlesemde, cesetleri teker teker sürükleyip bir yere yığışındaki muazzam intibakı izlemekten oldukça haz alıyorum, müsaadenle. Kurşunun bol olsun, arkanda bıraktığın kanıtları bilinçli cinayetlerinde.

    YanıtlaSil
  2. Kaç dil, kaç dilim, zaman illerin de firari zanlılık sırtımda gocuk, besbelli. Kul hakkına girerken bilinçsiz ikilem, ağzım besmeleli. Kanıt parmaksız, izleri kayıp, avuç kan tablası.. Hususta kusurluluk, inat mı inat! Değiştirmeyeceğim çarşafımı. Teşekkür ederim. Adsız sıfatlı.

    YanıtlaSil