4 Haziran 2016 Cumartesi

Damakta Kalan Tad

Bugün bir şey fark ettim.

"Tadı damağında kalmak" deyimini düşündüm. Bir şeyin tadının damağımızda kalması için nasıl olması gerekir. Ya da hangi şartları gerçekleştirmesi gerekir?
Ottan boktan şeylerin tadı damağımızda kalmaz. O zaman en basit ve herkesin aklına gelebileceği birinci şart, bu "şey"in bize o şeyi deneyimlemeden önce, deneyimlediğimiz zaman veya deneyimledikten bir süre sonra kadar güzel gelmesidir. Ama her zaman güzel gelmek zorunda değildir.
Peki sevmek veya o şeyin güzel gelmesi yeterli mi? Her sevdiğimizin şeyi tadı damağımızda kalır mı? Benim şahsi olarak her sevdiğim şeyin tadı damağımda kalmıyor. Çünkü şu an mevcut sevdiğim birçok şeye sürekli erişim halindeyim. Yani bir şeyin tadının damağımda kalması için o şeye sürekli erişemiyor olmam lazım. Bir şeylerin beni engellemesi lazım ki, o şey bittikten sonra bir pişmanlık duyabileyim. 
Bu engel o şeyin adedi olabilir, ömrü olabilir, uzaklığı olabilir vs.
Peki eriştikten sonra? Başlangıçta erişimi zor olan her şeyi tattıktan sonra tadı damağımızda kalır mı?
Mesela çok üzün süre çıkmasını beklediğimiz bir film. Bu film çok sevdiğimiz bir senaristin filmi diyelim. Yani bu film büyük ihtimal güzel olacak. Ve bu filmi hemen o an izleyemeyeceğiz çünkü çıkış süresine daha var. Yani bir engel var. Filmi izledikten sonra tadı damağınızda kalır mı? Güzel bir film beni sadece etki altında bırakır. Ama tadı damağımda kalmaz çünkü dilersem onu tekrardan ve tekrardan izleyebilirim. O zaman bir şeyin tadının damağımızda kalması için bir şeye daha ihtiyacımız var: O şeye erişimimizin aştığımız engelden sonra tamamen engellenmesi. Yani bir şeyin tadının damağımızda kalması için, o şeyi deneyim ettikten sonra çok uzun bir süre daha deneyim edemememiz gerekiyor.
Peki bir şeyin tadının damağımızda kalması onu her zaman güzel ya da bizim için yararlı kılar mı?
Bir sevgiliyi arzulayan birini düşünelim. Birisi ile "sevgili" yakınlığına ulaşmak başta güzel gelir ve arzulanır. Hatta bir ihtiyaç olarak yorumlanabilir. Zordur çünkü sevgili yakınlığına ulaşabileceğimiz insan sayısı azdır. Bu kişi sevgiliyi bulur ve onunla sevgili olur. Bu olay ona genel manada güzel gelir. Eğer ilişki istemediği doğrultuda ilerlerse ayrılır ve tadı damağında kalmaz. Eğer ilişki istediği doğrultuda gider ama çok uzun bir süre devam eder ve onu sıkar ve ayrılır. Tadı yine damağında kalmaz.
İlişki çok üzün süre devam ederse ve karşısındaki kişi "kendisi" haline gelirse, yani onunla her şeyi paylaşmışsa, devamında da her şeyi paylaşma zorunluluğunda hisseder ve ilişki, ilişki olmaktan çıkar ve bir rahatlama aracı haline gelir. Taraflardan biri bilinçli ya da bilinçdışı bunu fark eder ve ilişki sona erer. Ama kişi aslında bunu istemez. En azından bir şey paylaşma ihtiyacı duyduğu zamanlarda bunu istemez. Ama geri dönemez de, çünkü sevgilisi artık yoktur. Dolayısiyle tadı damağında kalır.
Ama bu paylaşım ve rahatlamaya alışmasından dolayı uzun süre sıkıntılarını adam akıllı dillendiremez ve bunun sıkıntısını kontrol dışı paylaşım yöntemlerinde arar. Aşırı öfke, içe kapanıklık, surat asıklığı vb gibi durumlar ile. Bu da onun sosyal ilişkilerine, çevresine ve en önemlisi de kendisine zarar verir. Tadı hala damağındadır, ama tadının damağında kalması ona zarar veriyordur.
Damağındaki tada duyduğu saygı ve sevgiden dolayı, başka insanlara, hatta kendisine bile, açılmayı reddeder. Eski sevgilisinden başka kimseye sunmadığı, anlatmadığı duygu ve sıkıntılarını kimseye, tam da bu sebepten dolayı anlatamaz. Tad hala damağındadır.
Bu davranışında ısrarcı olmaya devam ederse, zamanla bu davranışının kendisine zarar verdiğini ve toplum tarafından hoş karşılanmadığını fark eder. Ama hala kendisiyle yüzleşmekten kaçtığından dolayı, mevcut kişiliğini değiştirmeye çalışır. Tadı hala damağındadır.
Kendisini değiştiremese de, değişmiş gibi davranmaya zorlayarak sıkıntılarını bastırır. Ama o sıkıntılar hiç ummadığı zamanlarda gün yüzüne çıkarak ona eskiyi, kendisini ve sıkıntılarını hatırlatır. Kendisinden o kadar kaçmıştır ki, kendisine o kadar uzaktır ki, artık canını neyin sıktığını bile göremez. Tadı hala damağındadır.
Yani bugün şunu fark ettim, tadı damağımızda kalan her şey güzel ve bize yararlı değildir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder