Hayatımı basitleştirmek istiyorum. Kafamdaki
karmaşada boğulup ruh sağlığımı yitirmeden evvel...
Bir mağara istiyorum, taşsız, çakılsız, sözsüz.
Seninle susmak istiyorum. Gözlerini çok seviyorum. Bunlar her şeye bedel.
Karanlıkta huzurla uyumak istiyorum, ama öğlen
değil. Sakin, bir baykuş sesi ile süslü bir sonbahar akşamında, battaniyenin
altında ısınmak, yalnız seni düşünerek gözlerimi kapamak istiyorum. Koynunda
uyanmak. Gözlerinde uyanmak, sevilmek. Ne güzel bir rüya! Bir rüya görsem,
seninle bir ömür geçirsek...
Sezen'le ayrıldık. Figüran'dan istifa ettim. Yarın
Salih'e imtiyazı devredeceğim. Belgin Abla'nın aldırdığı onca edebiyat kitabını
bir kenara bıraktım. Bana felsefeyi yasaklamıştı. Dayanamadım. Wittgenstein.
Tractatus Logico-Philosophicus. Kendimi iyi hissetmiyorum. İki hafta önce
hastanelik oldum, serumla ayağa kalktım. İyi oldum dedim. İyi değilim. Ara bir
yine başım ağrıyor, halsizlik oluyor. Ayna dinliyorum yıllar sonra. Evdeyim
genelde. Özlüyorum. Gündemdeki olaylar canımı sıkıyor. Arkadaşlarımın aileleri
dağılıyor. Neredeyse tüm lise arkadaşlarım/öğretmenlerim sıkıntılı zamanlar
yaşıyor. Bıkmaya başladım anlaşılamamazlıklardan. Kimse kimseyi duymuyor. Ben
seni duyuyor muyum? Ölüm daha ne kadar uzak? Acılı bir ölümden korkuyorum. Ne
zaman kötü bir şeyler aklıma gelse Ali Dede aklıma geliyor. Sanki ondan
kurtarılma dileniyorum o zamanlarda. Kaç kişiyle yaşıyorum. Bir kişiyle daha
nasıl yaşayabilirdim?
Sen de herkes kadar boksun ve her insan gibi yok olmayı hakediyorsun.
YanıtlaSilBelki o boktur ama argümana katılmıyorum; ne herkesin bok olduğuna ne de insanların ölümü 'hakettikleri'ne
SilKaç kişi ile yaşıyorum bu içimde kaç kişi konuşuyor?
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil