9 Eylül 2021 Perşembe

"Yazamadı"

"Eskişehir'e Soğuk Bir Veda"


Bu başlığı, başlıkta yazacaklarımı kafamda kurgulayalı beş gün oldu. O hislerin üzerinden beş gün geçti, ama hala kendilerini parmaklarıma dökebilecek kadar iyi duyumsuyorum. Uzun zaman sonra ilk kez gerçek bir şeyler hissettim sanki.  Sonra memleketime, 'yuvama' döndüm ve... puf.

İşin aslı, bu aralar biraz... tuhafım. Ne söyleyecek bir şeyler bulabiliyorum, ne yazacak dermanım var, ne işime gücüme odaklanıyorum, ne de doğru dürüst yaşıyorum. Diyorum ya, hislerim bile yapaya sarmış sanki. Onları hissediyorum, sevdiklerimle konuşuyorum, ama... ben, ben değilim sanki. Olmak istediğim ben zaten değilim de, taş çatlasın iki ay önceki ben bile değilim artık. Hep azalıyorum sözlerimle birlikte, hep kanıyorum. Ruhumdaki deliklerden dışarı kaçıyor, doğalgaz gibi ağırlık yapıp çöküyorum dibe.

Eskişehir'i, olabileceğime inandığım ben'i o kadar özledim ki... Arkadaşlarımla, onları sıktığımı düşünmeden konuşabilmeyi isterdim. Herkes iyi gün dostlarından yakınır, benimse insanların kötü günleri dışında onlara söyleyebileceğim bir şeyim yok. Onların güneşli günlerde de beni aradığı yok ya zaten... Hoş, arasalar da konuşamıyorum bu aralar. Hep tuhaftım, hep de tuhaf olmaya devam edeceğim sanırım. Ama bugünlerde bir başka tuhafım azizim.

Belki Eskişehir havası düşündüğümden çok çarpmıştır. Belki de içimde mantıksızca diri tuttuğum son umutlarım da sonunda can vermiştir. O kadar çok umudun katili oldum ki içimde, hala şaşırıyorum neye bu kadar tutunduğuma. Yanlış anlamayın, yaşamayla ilgisi yok bunun, o devam hep, ne kadar yaşamasayı beceremesek de. Ama içimde hala tutunduğum, şu anki kendimi içinde hiçbir yere koyamadığım bir gelecek var. O geleceğin hatrına yenilgiyi, pes etmeyi reddediyorum, her ne kadar zaten bir yenik gibi davransam da.

Yine de, beş gün önce aklıma ilk gelen soru hala, her daim geçerli. Sürekli kayboluşumun temsili olarak aklımda, karşımda, baktığım aynada duran, belki de hayatımdaki en önemli soru...

Nereye gideceğim?

1 yorum: