27 Aralık 2020 Pazar

Parmaklıklar Ardında

Parmaklıklar ardında bir nefes. 

Derin, hırıltılı, kirli bir nefes. Yerin hemen altına iliştirilmiş bir göz yuva. Toz zerrelerine sürtüne sürtüne yuvaya sızan ince bir ışık hüzmesi, soğuk nefese tutunuyor zar zor. Bir tutam ruh parçası salınıyor nefesin çıkışından, yuvanın içine.

Tak, tak, tak... 

Yankılanıyor küflü duvarlarda. Seke seke geliyor nefesin kulağına. Göz bebeğini okşayan ışık sızıntısından alıyor gözlerini nefes, parmaklıklara bakıyor. Cehenneminden arafına doğru bir adım atıyor.  

Tak, tak, tak. 

Parmakları sarıyor parmaklıkları. Buz gibi demirin şekilsiz çıkıntıları dokunuyor nasırlı tenine. Karşısında kara çarşafın arasına gizlenmiş kara gözler. -Ne zaman biter bu yas hali?- Gözlerin üstünü örtmüş sudan ince örtü, ilmek ilmek kurumuş dudaklarını titretiyor hafifçe. 

Daha derinlerden çıkıyor nefes. Şimdi daha sıcak. Yıllardır ciğerlerinin oksijen değmemiş köşelerinde muhafaza ettiği o son sıcaklık, kara gözleri örten ince suyu titretiyor. Su yuvasından kaçıyor, yaşanmışlık vadisinin çukurlarını aşa aşa varıyor kurumuş iki et parçasına.  Çatlakların arasına sızıyor.

Parmaklıklar ardında etti iki nefes.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder