12 Eylül 2020 Cumartesi

Kaybolan Cennet

     Gözler, aynı gözler dolaşıyor her yerde. Işıklar aynı ışıklar mı? Ağaçlar gölgesinde dans ediyor gibi kendilerinin ve kendilerinden. Kandiller yanmıyor. Rüzgar büyük harfle mi yazılmalı? Bitmeli zihnimde beliren gülüşler. Tutunmak bir acıya ve hiç bırakmamak ne acı, ne dram! Küçük kentin öyküsü içimde yaşar durur. Evler bebek beşiğini andırır gün olunca. Ben hiç mavi giymedim. Sokak seslerinden korkup ardındaki çıtırtıya bakan genç adam, korkma benim ardındaki. Ben hep arda-kalanım. Burası dünya değil. Burada dünya değilmişcesine mutluluk rüyası var. Annemden dönüyorum. Hep aynı sesi duyuyorum. Gölgeler kovalıyor beni. Ben kaçmıyorum. Annem beni çoktan kovdu karnından. Bu yüzden dünyası yalnız kağıtların çizgilerinde var olan bir çocuk ağlamasıyım. Ben en çok şuracıkta duran parkın içinde mavi salıncağa kısılıp kalanım. Sizi görmekten kendime dönemiyorum. Sizi göremedikten sonra sizi sevmeyi de reddediyorum. Renkler… Onlar gerçekten var mı? Onlar hep bir başka akşam yemeği olurlar çatal bıçak sesleri birbirine karışmış. Yemek sonrası pencerede sigara izmariti görür gibi büyümüşüm. Köpekler havlıyor ta uzaklardan. Ben köyüme dönmüş gibi güven içinde çırpınıyorum kaçmak için oradan. Beni köyüme götürüyor her otomat kapı sesi. Gökyüzü benden çok uzakta. Baktıkça kaçıyor gibi yıldızlar. Bir öksürük, bir terlik sesi şimdi ellerimde iki sevgilinin elleri. Bir mum ateşe döner mi oda içlerinde? Asfaltın düzlüğünde araba sesleri, at yelesini tarar gibi duraksız. Duyar mı beni Manos? Dünya bir tekerlek gibi dönüp aynı yola geliyor. Sesinden korkarım, bu sessizlik beni öldürür. Yeni bir kaçışa uzanıyor yolum. Ya bu anılardan kurtulmalı ya bu anılardan kurtarmalı kendimi. Yazlık bir evin verandasında oturmuşum. Ellerimde bir çile yumak yok. Komşularım bu saatlerde çıkarır çöplerini. Beni bir hıçkırık alır bunu her gördüğümde. Çektirdiğim son fotoğrafta Aren var. Kirpiler çimenlerin arasından bir adımlık kadar yürüyor. Evden kaçıyor genç adam. Ayakkabıları birbirini takip eden notalar gibi klasik adımlarda. Durduk yere küsüyoruz. Durduk yere sigaramız intihar ediyor. Senin sesin kısılır benim tenim yaşadıkça. Yaşamak ne acı, duyamamak seni. Yaşayamamak ne acı patlayan bir silahın üzerinde. Işıklı evlerin içinde olmalı bütün yaşamak dediğin. Çile gibi durmalı. Yaşamak dediğin seni sevgiyle seviyor olmak. İki yatağı birleştiriyor olmalıyız. Karanlık odanın penceresinden içeri üç beş söğüt ağacının dalı uzanıyor. Ben kırmızı bir mum alıp yakıyorum sana ve bana. Susuyoruz. Sevmek, susmakla eşdeğer. Senin sesin azala azala çıkıyor ağzından. Manos anlıyor beni yalnızca. Aynı rakı masasında farklı dünyalardayız. Yalnız iki kişinin dünyası daha yakın birbirine. Nedenini görüyorum. Ben evlerin içinden dönüyorum sana doğru, sen başkasının elleri içindesin, başkasının dilleri, sesleri ve gülüşleri içindesin. Kahkahalarınız aynı armonik yapı. Ben yakıyorum kendimi geceye diye. Ne ona ne Manos’a, ne başkasına yanamıyorum sana yandığım gibi. Masada durup bekliyorum akşamları. Olur da dönersen akşam yemeği gecikmemeli. Açlıktan ölmüş olmalısın kahkahasıyla dans ederken onun. Belki biz de çatal-bıçak seslerine karışırsak düzelir her şey. Fark ettim ki ne kadar çok seversem seveyim seni bir akis olup sevgimle seviyorsun başkalarını. Ben hep ikircikli bir sevgiliyim. Sarı ayakkabılarını kapının önünden aldım, yetmedi bak ayaklarımda şimdi. Konuşuyorum artık, evlerin içlerini gözlemiyorum. Aynı şiiri ayrı ayrı dinliyoruz. Sevdadır bu yine gelir, geçti. Her şey geçti de bir sevda bir de sen. Seni öptüğüm o ilk gün ne toyduk. Yar gitti. Belki de ben aldım masaya yabancıları. Senden bakınca benden geriye hiçbir şey kalmıyor. Ama bak şimdi ben böyle yabancısız ve kimsesiz. Kadının yüreği kanıyor. Üç kız kalbinden eksilen parçalar var. İşte ben böylelikle iki kez anne rahminden kovulurum. Artık kimsenin annesi bana anne olmaz. Üç kezdi Allahın hakkı, üç anne öldü gönlümün mezarında. Memelerim yetmiyor ölülerin mezar taşı olmaya. Yarım bardak sevgi kaldı. Akşam yemeği çoktan bitti. Bir şişenin içinde ben ne denize varıyorum ne de bir çöplüğe.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder