A! Bir de ne göreyim! Ben! Orada mal mal yürüyorum! Lan ben burada değil miyim? Kendime baktım –başımı önüme eğip göbeğime bakıyorum bu noktada, neden bilmiyorum.- Buradayım. E bu kim o zaman? Balkondan sarkıp iyice inceledim yürüyen mahlûku. Harbiden ben.
-
Şşt! Laaan!
Dönüp baktı –beraberinde etraftaki tek tük insan da
dönüp bakıyor, ne de olsa en evrensel hitaplardan birini seçmiş bulunuyorum.-
“Size değil şuna seslendim” der gibi birkaç el kol hareketi yapınca
bakışlarından kurtuldum.
-
Napıyon la it!
deyiverdim sonra ben olduğu-mu/nu/muzu düşündüğüme.
Köpeklerle ilgili kısmı biraz sessiz söylemiş olmalıyım. E insan kendinden
korkmalı biraz, yanlış mıyım?
-
Tanıyamadım?
-
Nasıl tanıyamadın ya iyi bak!
Bir aile fotoğrafındaymışçasına iyice doğrulup
gülümseyerek poz verdim.
-
Valla hatırlayamadım kusura bakmayın.
Abimin arkadaşı mıydınız siz?
-
Öyle de diyebiliriz ama… la nasıl
hatırlamazsın, iyi bak!
Yüzündeki “ne diyo bu siktiğimin delisi” ifadesi hala
yerli yerindeydi.
-
Bekle hemen geliyorum.
deyip alelacele banyoya seğirttim. Işığı yakıp aynaya
baktım. Saçımı sakalımı kontrol ettim. - ben hala ben değil miyim?- Yoo gayet
de bendim. Aşağıdaki de benim aynımdı. Hangimiz daha bendik ne bileyim ben, ama
belli ölçüde ikimizin de ben olduğu gün gibi aşikârdı. Emin olunca koşar adım
balkona çıktım yine. Bakındım, göremedim. Gitmiş olmalıydı. Bankta oturan ve
biraz önce şştlememe bakıp ‘pazara giden’ amca eliyle “gitti gitti” işareti
yaptı.
-
Sağol dayı.
dedim üzülerek. Korkutmuş olmalıydım kendimi. Herhalde gelip onu döveceğimi sanmıştı. Bir daha da allah bilir yolunu düşürmezdi bu sokağa. Salaklığıma yandım. Ne vardı, “He evet abinin arkadaşıyım gel bir şey gönderecem abine” deseydim. Madem salaktık, belki inanır gelirdi ve daha yakından inceleyebilirdim onu.
***
İltifatla girseydin ya da.
YanıtlaSilTipini begenmemistir belki :(
YanıtlaSil