19 Eylül 2020 Cumartesi

Böyle Buyurdu kazandibi

Yorgunum. Yataktan çıkmak her zamankinden daha zor. Yayları sırtıma saplanmış, omuriliğime kıvrılıp beyin sapıma kök salmış gibi. İçine içine çekiyor beni her gözümü açtığımda, geri yatıyorum.

Yorgunum. Gözlerimin altı çökmüş. Simsiyah. Aynaya her bakışımda saçtığı karanlık görüşümü emiyor. Hipnotize olmuş gibi siyahına bakakalıyorum, bakakaldıkça hipnotize oluyorum. Sonsuz bir döngü içindeyim.

Yorgundum. Onlara sabır taşı gibi direnip, hacerül esvet gibi umut verirken de yorgundum. Yaptıklarına rağmen çölde dillenen bir deve gibi onlarla konuşurken de yorgundum. Tanrısızlıklarına rağmen onlara kutsal kitap yazarken de yorgundum.

Ama yoğruldum. Beni sizler yarattınız yorgunluklarım, hayal kırıklıklarım, umut tacircilerim, ilgi arsızlarım, kimsesiz kayıp ruhlarım.

Her adımımda sizden kalan çizgiler dolduracak zemindeki kumları. Sizler benim ayak izlerimsiniz, ben de sizin metin yazarınız. Peki metin mi bu metin yazarı?

Ve yorulacağım. Bu yol bitmeyecek, zira yolu ben inşa ediyorum. Takip ederseniz eğer, bulursunuz arkamda kargacık burgacık bir patika ve önümdeyse ıssız bir çöl. Dedim ya, ben inşa ediyorum yolu. 

Bu yüzden yanıma, şimdiye geldiğinizde benden sıkılmalarınız; benden kaçasınızın gelmesi. Arkamız çok eğlenceli, acılarla yoğrulmuş, dandik bir yeşilçam filminden farksız hikayeler, anılar... Elinizde patlamış mısırlar, dinliyorsunuz patlamış hayallerimi.

Ama önümüz... Önümüz çöl. Ve siz çöle yol inşa etmek için fazla güçsüz, fazla korkak, fazla acizsiniz. Arada sırada benimle o yoldan çıkıp, çölün ıssızlığında kaybolup, önümüze koyacak üç beş taş tanesini bulmak için, fazla parazitsiniz.

Ben de öyleyim ama siz bunu göremezsiniz. Çünkü siz gözü pek bir kaşif değilsiniz, derinlerime inecek kadar. İnseniz görürdünüz, kuyunun kenarına tutunmuş, yardım çığlıkları atan kimsesiz kız çocuğunu.

Peh, görseniz ona da el uzatmazsınız. Çünkü siz sorumluluk da alamazsınız. Sorumsuzluklarınızı postmodern ifadelerinizin arkasına saklarsınız.

Umutsuzum da. Umutsuzluğuma rağmen yazıyorum da. Umutsuz bir yazar aday adayı. Ne kadar rezalet bir ünvan. Neden rezalet onu da anlatmak isterdim ama siz, kelimelerin ne kadar kifayetsiz, kimliklerin ne kadar kıyafetsiz olduğunu da bilmezsiniz.

Anlatmaktan yorulmanın, anlaşılmamaktan delirmenin nasıl bir his olduğunu bilmediğiniz gibi.

Ama işte, buradayım. Beyaz bir sayfa, siyah bir klavye, kusmuğa bulanmış bir mecra ve ben. Umutsuz bir yazar aday adayı, yine, yeniden, yılmadan yazıyorum. Anlatmanın hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini bilmeme rağmen, kendinizi buladığınız katmanları yarıp ruhunuza dokunamayacak olmama rağmen, yazıyorum.

Çünkü böyle buyurmuş kazandibi, 2012'de, "Yazıyoruz, öyleyse varız."

Siz buradaki çoğul ekine de dikkat etmezsiniz. Tek bir kişinin yalnızlığından kaçarak yarattığı bu mecrada çoğul eki kullanmak ne demek, bilmezsiniz.

Bilmeseniz de olur, bildiniz de ne oldu?



2 yorum:

  1. Herkesten bir parça yazdıkların yoksa niye takip edelim sevgili yazar aday adayı sadece bazıları anlatacak kadar aday değil ya da var olamadık !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kadar anlamadım ki ne demek istediğini

      Sil