18 Temmuz 2020 Cumartesi

Cavlasak mı ?


Seni çok özlüyorum.
Seni çok özlüyorum.


Gün içinde defalarca aynı cümleyi kurarak hep farklı anlarda yaşıyorum. Öyle yalnızım ki, öyle sevimsiz. İçinde olduğumuz zamanın kıymetini yokken anlıyoruz masada bayatlayaduran ekmek gibi. Herkesin en yakın arkadaşı, en güzel sevgilisi olmak zorunda mı? Neden herkes kaçar gibi yalnızlıktan? Bana neden daha da yalnızlaştıran bakışlar fırlatıyorlar? Bir tek kurşun ağzından girip kafatasından çıkmaya yetiyor öldürmek için beni. Yine yoksun, neredeyse ağlayacağım. Belki biraz ağlıyorum, belki. Yalnızlık dediğim şey yokluğun diye mi okunmalı? Çiçek açtığım yıllarda yanımda sen vardın. Beraber büyümüştük ve ben yürümeyi öğrenirken gittin. Giderken herkesi de sildin hayatımdan. Oysa biz ne güzeldik beraber. Şimdi herkes, beraber; ben her şeyden bihaber. Nasıl sevilirdi unuttum. Ben nasıl sevilirdim? Nasıl gülerdim herkese başka başka. Parmaklarımla sayamıyorum insanlarımı. Sevgilim nasıl beklerdi sokağımda? Bilmiyorum. Kız gruplarında nasıl anlamsız kahkahalar atardık, ne çılgınlıklar yapardık bilmiyorum. Zaten hayatımızın yarısı gençlik anılarını özlemekle geçiyor. Boşver, iyiyim ben ağlamıyorum da zaten. Ama keşke yanımda olsan. SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM. Tarihi iş bankasının önünden geçsek beraber, altı açık arabadan seyretsem yine asfalt çizgilerini. Kirli çamaşırlarını top yapıp yüzüme atsan, çılgın bağırışlarımı duymasan ve uyanmasan. Cavlasak mı bir sigara? Hadi beni gerçek aspavaya götür. Parmak arası terliklerimiz ve şortlarımızla girelim kapısından. Babandan koru beni, tüm babalardan koru. Bütün dar sokaklardan arabayla geçelim ev bakalım bana yine. Nişanlı diye tanıtalım kendimizi öğrenciye verilmeyen evleri tutalım.  Beyaz gömleğini ütület bana. Belki o zaman kırışıklarını düzeltirken o anda yeniden yaşayabilirim. Sen, benim kaybettiğim can yoldaşım. Kimse de bilmezdi herkesten gizli buluşup konuşmalarımızı. Ben sana ihanet ettim. Öldüğünde her şeyi hızlıca rafa kaldırmak ister gibi çok ağladım, çok kustum, telefonuma fotoğraflarını aldım en gizli klasörüne attım. Kıyafetlerini kaldırdım. Unutmak için yeni bir işe başladım. Ölmemişsin diye baktım hep, bir tek mezarındaki o gün o şeyin içinde olabilir misin acaba diye bir anlık düşündüm. Sonra yine yok canım Bedirhan ölmez diye yola devam ettim. Ve evet her şey temizliği bitmiş bir ev gibi sırasıyla yapılmıştı. Ta ki turuncu kahkaha seni sorana  kadar. Sormak dediysem 'nasıl bildin hepimize yakın olan birinin öleceğini?' dedi. 'Kim öldü?' dedim Haze Daze'de. Bana delirmişim de şokunu kendisi yaşıyor gibi baktı. O zaman anladım. Sen ölmüştün. Ben orada kabullendim artık gelmeyeceğini. Ve kendime öyle kızdım ki yokmuş gibi davranmaya kaçtığım için defalarca. Oysa seninle kaçamak konuşmalarımızda aynı yaraları açardık birbirimize. Herkesle anlaşırdık da yalnız birbirimizi birbirimiz anlardı. İşte aynı deli bakışa böyle sahiptik. Aynı yerden delirdik. Kınamadan, yargılamadan, akıl vermeden, akıl hastası olduğumuzu düşünmeden dinlerdik birbirimizi. Sarılırken kaybettiğim her şeye sarılır gibi boşluklarım dolardı içimde.Fırtınası dinen bir bahar olurdum, ne güzel gülerdin babaannesinin zeytin gözlüsü. Sen benim en büyük hatamsın. Hayatım boyunca hiç bırakmayacak gibi vıcık vıcık sevdim herkesi, hayatlarına burnumu soktum. Sanki temelini atmışlardı hüviyetlerinin ve hiç bitmeyecekti, gitmeyeceklerdi. İnsanlar, vakti gelince giderlermiş, o kadar da  kendini ilişkilerin için tüketmeye gerek yokmuş. Herkes için tükettim kendimi de bir sana tüketemedim. Neden babandan sakladın beni? Ben senin aileni hiç tanıyamadım. Ben sana ulaşmak için kimseyi arayamadım da bir karakol kapısında adresin için ağladım. Annenin bana saldırmasını da unutmuyorum. Katilini  ben sanmıştı. Bıraktım da saldırsın diye. Baktı,  korumuyorum kendimi, ne güzel sarıldı öyle. Ben hayatımda böyle anne sarılması görmedim. Böyle ağıt dinlemedim babaanne ağzından. Göğüslerini yumruklarıyla parçaladı kadınlar. Sanki senin aklımdaki görüntünü parçalar gibi. Geriye hiçbir şey kalmasın diye yaktılar o ağıtları. Senin için yapmak istediğim çok şey var. Ben nerede nefes alırsam sen de orada yaşarsın. Büyük adımlarımın içinde hep sen varsın. Ölümü seçtin bana sormayarak. Yaşamayı seçiyorum ben de hatırana sarılarak. Şimdi ben beyaz gömleğim, gülen yüzünün ortasında duran camel black. Şimdi ben yalnızım ya, sen yoksun, kimseler yok diye, seninle kalabalığım işte. Herkesin, kimseleri var ve mutlular. Bende sen varsın. Ben de...

Seni çok özledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder