.
Tahtadan yapılmış kulübenin içerisine süzülen güneş ta ki İsa içeriye girene
kadar belli olmuyordu.
Masum çehresindeki soru soracakmış gibi kalkan kaşları
güneşle birleşmişti. Usta eline çamur aldı ve İsa’yı karşına oturttu. Usta,
çamura şekil verirken İsa'nın gözü hem etrafı kontrol ediyor hem de çamuru
izliyordu. Bu kulübeye ilk gelişiydi İsa'nın. Ayağa kalkan Usta, İsa'nın
kulağına önce hiç bilmediği bir dili fısıldadı, sonra da elindeki çamuru sağ
kulağına sürdü. “Dirilt” dedi. Usta, kulübeden çıkarken peşinden Çırağı da
sürükledi. İsa şaşkın bir ifade ile tezgaha yöneldi. Küller ( Melekler )
eşliğinde başladı tahtalara şekil vermeye. Ortaya on iki tane at figürü
çıkmıştı. Kulağındaki çamuru tahtadan yapılmış atlara sürdü. Kulübedeki çamurlar
on iki parçaya bölündü ve insan formunu aldılar. İşte İsa'nın Havarileri…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder