5 Ağustos 2017 Cumartesi

beşe on kala

Uzun süre sonra..
Olmaktan en nefret ettiğim yerde, insanların, kalabalığın arasındaydım.
Her kaldırım taşında seni aramaktan vazgeçtiğim günler-di. İşim olmasaydı çıkmazdım evden, günesligini en son ne zaman actığımı hatırlamadıgım odam da gayet yalnız, düşünceli ve dünyadan bi haberdim. Baska sorunlara, kaybedislere tahammulum kalmadigindan bir korunma yoluydu benim icin aslında dışarı çıkmamak. Ben dahi kendimi anlayamazken başka insanların beni anlayacağını, yoluma eşlik edebileceğini düşünmüyordum. 'Ya karşılaşırsak' diye çıktım evden.. evrenden istediğim geri dönüş bu değildi, hazır değildim buna. Çabuk kurtulmak istediğim kalabalık icinde hızlı adımlarla, telaşla koşuşturan insanları izliyordum. Herkesin birbirine bu kadar yakınken, varlıklarına da bi o kadar uzak olmasından dem vuruyordum. [Senin beni anlamadığın, görmezden geldigin vakit insanlığın ne işe yarar ki? İnsanı var edende insan değil mi zaten? Bu sahtelik beni çok yıpratıyor.-neysekonumuzbudeğil-] Evet. Onca zaman sonra.. Seni gördüm. O kalabalık bir anda yavaşça dağıldı. Hersey yavaslamıştı. İçimde yaşattığım sana, beslediğim öfkemde sevgimde yok oldu bir anda, duygu karmaşası yaşıyor ve öylece seni izliyordum. Yeryüzünün son metrekaresindeymisim de dokunsan boşluga düşecekmiş gibiydim. Kafamın icinde bir savas vardi ve ben kimden taraf oldugumu bilmiyordum. Sana sıktığım her kursun bana ait bir seyleri siliyordu hayat defterimden. [adımlarımın yavasladığını ve bir süre sonra durduğunu farkettim. Kalbim ise zar zor çalısıyordu galiba.. At dedikçe duruyor gibiydi.] Sen ve ben kalmıştık sokak ortasında, sen benden habersiz ben sana hayran bir haldeydim. Herhangi bir tepki verecek cesarete sahip değildim. En cok konusmak istedigim vakit anlamli cumleler kurmakta zorlaniyordum, yalama olmuş gururumu daha fazla incitmek niyetinde değildim galiba. Sadece seni izlemek ve bu sonlu eyleme direnmek istiyordum. Yavaş yavaş gelen boğuk sesler, kalabalıklaşan sokak, tekrar hızlanan adımlarım ve farkettiğim hissizleşme olgusu.. herşey-herkes yolundaydı. [Peki ben? Bende yolumda mıyd.. -bukadarçokdüşünmemeliydim-] Hayata döndüm. Sarhoş olsam bu halimden daha düzgün yürürdüm herhalde.. Gözlerim hâlâ seni arıyordu peşinden gitmediğim için pişman olmuştum. Savaşım büyüyordu. Ve ben düşündükce kaybediyordum. Zamanı, duyguları, insanları, geleceği ve en cokta kendimi.. Seni coktan kaybetmistim zaten. Renginizin, tadınızın, korkunuzun ortaya çıkması için bazı şeyleri kaybetmeniz gerekiyor belki de. Çimlerin kokusu da biçiline çıkıyor mesela. Yada hâlâ kendi kendimi kandırıyordum.



   
                                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder