Aylar oldu sahip olduğum birçok şeyi arkamda bırakıp yeni bir hayata
başlayalı. Yeni bir sayfa açalı desem daha doğru bir ifade olur sanırsam, hala o sayfaya
bişeyler karalama gücünü bulamamış şekildeyim uzun zamandır.
Özellikle
aklımda dolaşan sorular büyük pay sahibi kendimi geri tutmamda. “Sen
kimdin?” diye sorarken buluyorum çoğu zaman kendimi, “sen kimdin?”
Sürekli olarak bi hareketlerini en son kayıt noktasına göre düzenlemeye
çalışma söz konusu. Fakat bi yerde artık o noktaya göre ayarlayamaz
halde buluyorsun kendini.
Geride bıraktıklarınla araya aylar girince
yavaşça buğulanıyor bakıp hatırlamaya çalıştıkların, o kendini
düzenlemek için referans yapacağın kayıt noktaları. Kendine tekrar
tekrar soruyorsun “sen kimdin?”
Çünkü yeni bir kimliğe bürünmekten
korkuyorsun çünkü mutluydun, belki de hayatında ilk defa. Belki de
yoruldun. Elinden tek oyuncağı alınan çocuğun yerde tepindiği gibi
hissediyorsun. Sana birisi verdiğin bi cevap üzerine “sarhoş falan
mısın?” veya “iyi misin?” dediği zaman daha da üzülüyor ve geçmişe
dönmek istiyosun. Ama elinde değil yazık ki…
Değişimin kaçınılmazlığını
yavaş yavaş hissediyosun içinde, aylarca ayak diresen de elinden
kurtulamayacağını. Sonra kendini sakinleştirip ikna etmeye çalışırken
buluyorsun. Ben de değişcem, o da, şu da, hatta sen bile. Sonuçta
diyosun insan bi süreç. Öyle değil mi…
'Change is inevitable,changing is hard"
YanıtlaSil