25 Ekim 2015 Pazar

Efkarlı Mırıldanmalar

Bölüm 6 ( Zaman İçinde Mırıldanmalar )


21 '' Bir diğer yanını insanlardan kaçmakta ve insanların kaçışlarını izlemekte bıraktı ''


Dedim ya gidiyorum uzaklara, bırakıyorum insanları. Hiç sevemedim şu insanları belki de insanlıktan bir haber oldukları için. Evet, evet sırf bunun için. Hayır sırf bunun için değil, kandırılmaktan. İnsanı kandırırlar güzel ve çirkinin ötesinde bir şeydir bu. Çıkarları doğrultusundan insanlığını çıkarmış bir dünya insan. - cık - Sürdürülebilirliğin, kaçışların bir topluluğa ilk adımları. Gözümde çirkinleşmeye başladı artık şu yaşadığım hayat, maskelerin çıkarılmayacağı yere geldiniz. Çok mu sıkıldım kendime artık uzaklaşıyorum kendimden bile, katlanamıyorum kendime, bağırıyorum. Siz insanlara oyunlarımı oynuyorum, kaçtığınız her şeyi önünüze seriyorum. Üstünde yaşayacağınız çıkarlar bir gün hepinizi dibe sürüyecektir. Doymak bilmeyen bir dilenci şu insanlık, şunlar şunlar şunlar olsun daha ne isteğim derler, istedikleri olunca; şunlar şunlar şunlar şunlar da olsun derler. Ah be insanlık, bat insanlık bat değerini ölünce bilinecektir bizim geleneklerimizde bu da var.


23 '' Bir diğer yanını çocuklukta bıraktı ''


Bu yanımı hep kıskanırım hala çocuklukta. Ben hasta bir adamım, ne kadar da utanç bir kelime '' adam '' bu kelime sevemedim bir türlü, sevmekte hiç istemedim. Bu yüzden çocuklukta bıraktığım yanımı hep sevmişimdir '' çocuk '' ne yaparsan yap ''çocuk''tur yapar denir. Bir sorumluluğum vardı elbet benim çocukluğumumdan bu yana bir sorumluluk demirleri vardı. Ne garip ki, kaç yaşıma geldiğim yaşı bile hatırlayamadığım bir yaşta halen alışamadım şu sorumluluğuma. Ağır bir yükün çocukluk yılları da ağır olur. Çocukluğumun hayalleri, umutları artık umutlanacak kadar bir hayalim olmadığını çıplak gözle seyrediyorum. Güneş gibi zarar veriyor mudur çıplak gözle baktığım için bu durumlara? O kadar dibe battım ki acılarım da, güneş bile gözlerime zarar vermiyor.
Ankara'nın soğuğunda aralık ayı idi. Cebimizde ki tüm parayı biraneye bırakmıştık dolmuşa binecek paramız bile kalmamış ne vardı da içtik bu gün bu kadar?  Bir kulübe bulduk keçiören de, gece saat 3 gibiydi soğuk artık derimizin üstüne giydiğimiz bir kıyafet gibi bizi sardıydı. Ufacık bir yer de herkes kendi derinliğine iniyordu, zamanda bir göç yaşanıyordu ve ben; ilk o gün zaman da göç etmeye başladım şimdi ise her yere göç edebiliyorum fakat halen zorlanıyorum ya bu göç beni bir daha getirmezse kötü bir anım da kalırsam yada bu göç beni hemen geri getirirse oysa ben çok uzun zaman göç etmek istediğim yerde kalmak isterim. İsterse beni bir daha geri zamana götürmesin, gelecekten söz eden kim? Geçmişim kaybedilmemesi gereken bir yeşillik, geleceğim yaşanmaması gereken bir derinlik. Çocukluğumun yıllarını eskittim içimde, eskilerde kalan bir özlem, sevgi, umut artık eskiler içimi yiyiyor. Tarumar etti beni bu zaman denen illet, yaşadıkça koca bir hiç'liğin ortasında kalıyorum. Aydınlığa çıkabilecek güç de bulunmuyor bende, gelecekten söz eden kim? Bir şeylere tutunmak istiyorum beni bu standartlarına standart hayattan alsın götürsün, hangi zaman dilimine göç ettiğimizi de sormam kimseye, içimi boşalttığım kavramlar dibi delik gibi kavramlarda içini boşalttı. Bu yanımızı da burada bırakalım, kimse kalmasın; kapatıyoruz.


24 '' bir diğer yanını mutsuzlukta bıraktı ''


Hiç bir yanımda mutluluk yok bu yanımı mutsuzluğa bırakmam da nedir, eşsiz bir mutsuzluk. Aklımın mezarlığına inelim bakalım neler varmış, siz isteseniz de istemeseniz de ben bu mezarlığa inip bir şeyler yazacağım ve beni sakın okumayın diye bağıracağım. Sesim kısılırdı korkular gözlerimin önüne gelince, çırpınışlarım en dibe doğru muhakkak ki yarinde kafamda bir düşünceyle daha batacağım. Nedir bu düşünceler üstadımız sizi yerin altından çıkarmıyor. Ben yer altındayım zaten Rüzgar. Yeni bir sahneye inelim, ışıkları yeniden açın, mutsuzluk oyununu oynayacağız. Yaşanabilecek bir yer değil fakat bilirsiniz ki hiç bir yaşam; yaşanacak kadar değerli bir o kadarda yaşanamayacak kadar değerini yitirmiştir. Değerini yitirmişliğin günlerini yaşıyoruz aslında yazılan metinlerin değeri yitirildi, yeni nesil ahlakını yitirdi, kelimeler anlamı yitirdi. Ben ne iyi ne kötü bir şey yitirdim, ben en güzel kardeşimi yitirdim, ben Aslıyı yitirdim ve hayat bende değerini yitirdi bu yüzden hiç yaşamadım. Değerlilik artık beynimin içinde gezinmeyen bir olgu, hiç bir değerim olmadığını hatta bir böcek bile olamayacağımı artık biliyorum. Değerliliği ve değersizliği bu günkü oyunuma davet ediyorum sizleri beklemeden oyunuma başlayacağım. İnsanın değerli yıllarını eskide bırakınca sürekli eskide yaşar, değersizlik; işte bu benim. Hiç bir değerim olmadığını kendimi aklımın mezarlığın da kötü düşünceler ile dolduruyorum. Yaşıyor muyuz biz? Yaşıyorsak neden yaşıyoruz? Neden yaşanacak şeyler yok? Yaşanacak şeyler ile dolu aslında dünya fakat bir parçasında bile yaşanacak şeylerin kaybına uğradık, nasıl yaşayabiliriz ki bundan sonra. Mutsuzluğumu yaşıyorum bu yanımda, şiddetli bir mutsuzluk, gülünç duruma düşürmeye çalışırsınız insanları ben düşmeyeceğim bu yüzden beni kimse okumasın diyorum. Kendi tekrarlarıma kendim düşeceğim, kendi yazdıklarımın anlamını içimde saklamayacağım hepsini açıkça, kendimi acındırmadan, kendimi acıtarak hepsini yazacağım. Bir şeytan ki içimizin en çalışkan faresi kemirip durur içimizi, şeytanın oyunlarına gelmeyin ve uzak durun. Ben kendi tekrarlarımın şeytanı olacağım, kendimle olan savaşı yani şeytanla olan savaşı elbet bir gün kazanacağım. Bir şeyler kazanmak bir insanın bir diğer adımını daha kolay atmasını sağlar, korkmadan yürür, bilgeli görünmeye çalışır. Ben o insanlardan olamadım, anormal biri oldum. Kimliğimi öyle çıkardılar '' anormal '' onlara benzemediğim için. Korkarak yürüyorum, mırıldanmaları mı görenler '' anormal '' kelimesini yakıştırırlar bana fakat kimse bilinmez bir içtenliğin coşkusunu yaşıyor olmamıza yoracak olan var mı içeriniz de? Öyleleri varsa içeriniz de bu satırlara karşı gelecektir. Yaşamak değil içimizdeki coşku, davamın bana verdiği şiddeti içimdeki bilinmezlik ile birleştirdim. Dava mı soracak olursanız tabi ki de açıklamayacağım. Size okumayın demedim mi? Hiç dinlemediniz beni. Kendime yaşayabileceğim bir yer bulunmalı, nerede yaşanır ki? Mutsuzluğumuzu başkasının mutluluğu için harcadık hepimiz. Hepimiz aydınlığa çıkabilecek yol yerine karanlığın içerisinde ki çıkmaz yola yürümedik mi? Ben sizi hiç görmedim o yolda ya ben farklı bir yoldan gittim de kimse beni görmedi yada ben kimseyi görmedim. Sizler beni gördünüz mü?


25 '' Bir diğer yanını huzursuzlukta bıraktı ''


Daha ne kadar devam etmeliyim şu yanlarımı yazmaya? Kafamda sürekli kötü düşünceler dolu Rüzgar açıklayamıyorum her şeyi, bu yüzden kızamıyorum da kimseye. Kurtulmalısınız üstadımız kötü düşüncelerden beyninizin sizi yiyip bitirmesine bir fare gibi kemirmesine izin vermeyiniz üstadımız. Yapamıyorum Rüzgar belki de yapmak istemiyorumdur, bu düşünceler sayesinde dünyanın her yerine kötü düşüncelerimi salıyorum fakat dünyanın hiç bir yerine kötülüğümü sarmıyorum. Dünyada olan kötülüklere, beynimin içerisindeki kötü düşüncelerimle kirletmiyorum. Kimse okumasın beni, okunacak şeyler yazmıyorum tehlikeli şeyler yazıyorum. Bir parkta ölümümü bekliyorum, bir yandan ölümümü beklerken bir yandan da Aslı'yı bekliyorum. Aslı sen gelme, Bak benim sesim çıkmıyor hiç bir yanımda, kafayı iyiden iyiye sıyırdım okunmayacak satırlara; kimse beni okumasın yazıyorum. Aslı sen de hiç konuşmadın benim mırıldanmalarımda sesin nerede oysaki ben en çok sesini duymak isterdim. Kulaklarım senin sesinle dolsun Aslı. Senin sesin kulağımda eksik edilmemesi gereken bir ses. Senin sesinde boğulmak istiyorum Aslı. Huzursuzum Rüzgar zaten yok pek tadım, zamanda sürünen bir sürüngen gibi serüvenine yetişemezdim. bir sürüngenin bile kendine göre bir zaman Gramofonla çalın huzursuzluğumu, ne iğrenç bir gürültü olur. Kulaklarınızı kapatırsınız; kapat şunu diye de bağırırsınız. - Ne anlatmaya çalışıyorsun - dediğinizi duyar gibiyim. Huzurumda kalmadı, bu yanımı buraya bıraktım ama bakın var mı?  Her şeyi silip süpüren bir duygu'dur. Bir duygudur tüm duygularını duygusuzlaştıran, nasıl bir yaradır ki iyileşmesi ölümle eş zaman. Eriyorum, zaman yorgunluğumu arttırıyor, yeni yazılar yazabilecek kadar iç dünyama dönemiyorum bu yüzden eriyorum ben Rüzgar eriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder