25 Eylül 2015 Cuma

-idi







Bir kız.
Güçlü. 
Bir görseniz! 
İnsanların karşısındaki hâllerini.
Bir görseniz!

Bir kız.
Kırılgan.
Can kırıkları var.
Gönlüne batan, onu dik tutan, 
kırıkları var.

Bir kız.
İçi dışı bir derler
Hâlbuki,
içi dışına özenen.

Bir kız.
Duygularını koymuş,
düşüncelerini koymuş,
duygusuzluğu yansımış,
güçlü.

Masal mı dersiniz, efsane mi dersiniz, yaşanmış ya da yaşanacak mı dersiniz bilmem sayın-sevgili okur; benim için sadece bir hikâye idi. Yarım kalmış belki de bir köşelerde, belki de tamamlanmayı bekleyen.

Bir kız vardı. Nice kelimelerle tanıtılır, anlatılır, bilinirdi. O kendini sadece tek kelime ile anlatırdı "kırılgan".
Çatı katı vardı; içinde nice çiçekleriyle birlikte. Emeklerini verdiği, anneleri olduğu, çocukları benimsediği
hatta bazen, arılardan bile kıskanabildiği.
Hâlbuki arıların onlara ihtiyacı vardı,
kızın onlara ihtiyacı olduğu gibi.
Sallanan sandalyesi vardı; bir kaç sallanmadan sonra kendisini uykuya teslim ettiği.
Bulutlara bakıp şükrettiği,
cırcır böceklerinin sesleriyle,
gönlünün sükûnete meyillendiği
ve aniden dalıverdiği başka diyarlara.
Bir gönlü vardı; diğer gönülleri sarıp sarmalayan.
Kiraz çiçeklerine benzer umutları vardı,
beyaz, masumane,
sonunda döküleceklerini bile bile.
Beklemeleri vardı hep bir kapı başında,
korudukları vardı gönlünün bir köşesinde,
sessizce,
belli etmeden kimseciklere.

Bir kız vardı. Sevdi, sevdi, sevdi.
Hiç karşılık beklemeden, karşılaşma ihtimallerini bile düşünmeyerekten,
Sevdi.
Kaptırdı gönlünü bir oğlana.
Oğlan ise kapandığı gönlün farkında değildi.
Karın, güneşe aşık olması gibi sevdi kız.
Buzun, sıcağa aşık olması gibi sevdi.
Kelebeğin, yaşamaya aşık olması gibi sevdi.
Sonunu bile bile
Sonlanacağını bile bile
Ama tereddütsüzce.

Bir oğlan vardı.
Sonbaharda, ilkbaharı yaşıyormuş gibi hissettiren.
Her hâli ile, sevdiren kendisini.
Utangaç bakan gözleri vardı,
mısra mısra yazılabilecek güzellikte,
kızın utanıp da bakamadığı.
Gülmesi vardı mesela,
kızcağızın kuş gibi kalbini yerinden uçururcasına.

Bir oğlan vardı.
Bir kızın deli divane olduğu, bir kızın hayalleri, bir kızın umutları.
Bir kızın beklemesi.
Bazen deli gibi yağızlığı vardı, bazen anadan yeni doğma kuzuymuşçasına
masumluğu
Bir yazısı vardı oğlanın,
kargacık burgacık, kızın hislerine benzeyen.


Ne dememi beklersiniz sevgili okur?
Nerede görülmüş benim hikâyelerimde 
bir son
bir mutluluk

Hep bir bekleme hâli bendeki
Hep bir mahcup umut birikmiş köşede.

Varsın bu oğlanla kızın sonunu sizin gönlünüzdeki diyarlar belirlesin.
Çünkü ben sonunun ne olacağını bilmiyorum.
Belirsizlik sararken etrafımı,
belirli olabilmek
zor zannımca.

2 yorum: