26 Temmuz 2015 Pazar

rolüm ne?

gözlerime yayılan bu acının, kırıntılarıyla yaşamak, kıpraşıyor kontrol edemediğim şu sol yanım, düz bir çizgisi var hep.  hareketi,
düz bir çizgiden ibaretti. ifadesiz bakışlar var şu maskenin altında. son bir perde kaldı dağılmayın, acıyla beslenen bir ruhu oyun yorar aslında, ciğerlerimi yakan bir nefes hep içimde, seyirciler seyretmekte, bu neyin seyri? alkışlamayın! bu bizim acımız, sizin keyfiniz değil. seyretmekle yetiniyorlar tahammülüm yok acınarak seyredilmeye, uyku düzenim, uykusuz bir düzüne çevirildi. karanlıkta yaşamaktan yorgun düştüm. gözlerimi sıyırıyorum aynaya karşı, ayna karşısında gözlerime bakamıyordum, suskunluğumu gördüm bakamadığım ayna karşısında, yoksa baktığım aynada kendimi mi göremiyordum? suskunluğumu gördüğüme göre vardım, suskunluğumu bozamadığıma göre yoktum.

yaşamayanların, yaşamda elindeki en sona sakladığı ve en sağlam delil gibiyim. üstelik kendimi içimde birikenlerle biriktirdim,birikenler içimde asit gibi delip geçti bırakamadım şu insanlara kinlenmeyi. söyleyemediğim kelimeleride biriktirdim içimde, delik olduğundan yerli yersiz durumlarda döküldü içimden. bir gün patlayacam kulaklarınıza, aklınıza delik açıp orda yaşıyacam ve her seferinde sana neden yaşıyorsun diye seslenecem, en boktan ithamlarla. aklımın içinde kırık tahtalar var, eksik tahtalar, kimi zaman tahtasız aklım var. bağırmaya başladım herkese sorulardan da bıktım, huysuzlaştım. acılarım huysuzlaştı. içime dolan acılarım beni insanlardan uzağa götürdü, kimse gelmeyecekti bu yüzden geri gelmeyecektim. bu yalnız soğuk bir yoldu ve düşler soldu, hiç bir düş de ilerleyemedim ve yoruldum. karanlık, kaybedişlerimizdenmidirnedir? sürekli kahrolduk, karanlıkta kayboluşumuzuhayrayoracakolanvarmı? duyan olmayacak, yalnızım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder