"Umutsuzluk
benim işim" dedi. Duvarda yırtılmış bir tiyatro afişi görünce.
"Umutsuz İnsanlar". "Umutsuzluk benim işim, size ne
oluyor?" dedi.
Hiç çevresine bakmıyordu yürürken. Ayakkabıların uç
kısımlarına dikmiş yürüyordu. Dünyadan bir haber. Farkında değildi. Her nefes
verişinin bir sonraki nefes için olduğunun. Farkında değildi her adımının bir
sonraki adım için olduğunu. Yaşadığı günün, yarın için olduğunun farkında
değildi. Çünkü onun için ne nefes, ne adım, ne de günler önemliydi. Zamanın farkında
değildi. Çünkü bilmiyordu hikayelere zaman vermenin dünyanın en büyük umudu
olduğunu. O aslında kendi içindeki umuttan bir haber. Umutsuzca
dolaşıyordu.
Umutsuzluk içine işlenmişti. Umutsuzluk onun
işiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder