24 Mart 2015 Salı

Son

Sadece musluktan saniyeliğine su tutulup tekrar tekrar kullanılan bir bardak. Her seferinde mermere yapışan. Haftalardır sadece kahve dolu bir bardağa giren çay kaşığı.
Bazısı bitmiş, bazısının içinde bir-iki tane kalmış, zedelenmiş, ezilmiş sigara paketleri. Yan yana duran üç küllük. Biri boş. Diğer ikisi ağzına kadar dolu. Masada küller. Masa lambası ısıtmış kalemi. Bir bardak altlığı, yanları etrafı siyah bantlı. Ağızda kan tadı. Burunda kuru sigara kokusu. Boğazda kuruluk. Midede ağrı. Kafa kendinde değil. Ayağa kalkmanı zorlayan birkaç bira şişesi. Otuzbeşlik bir rakı şişesi, Haydari tabağına devrilmiş. Dibinde az var. Hindistan cevizli bir çikolata. Paketi açılmış, bir ısırık atılıp bırakılmış. Kağıtlar, buruşuk. Yazılıp fırlatılmış. Kapakları açık kitaplar, kapağı olmayan kitaplar. İçinde notlar bulunan kitaplar, nereye kaybolduğu bilinmeyen kitaplar, nereden geldiği bilinmeyen kitaplar. Sayfaları kopuk defterler, boş sayfası olmayan defterler. Çakmak taşı yeni, benzini bitmiş bir zippo. Hayatı dumanlı gören gözler. Yağlanmayan kısacık saçlar. Beş günde bir tırnakları kesilen parmaklar. Sürekli çıtlatılan dizler. Sigaradan sararmayı bırakmış, kararmış perdeler. Hiç açılmayan balkon kapısı. Perde niyetine kullanılacak cam kirleri. Ne işe yaradığı bilinmeyen haplar bir kavanozda. Arveles kalemliğin içinde. Tozlanmış bir gitar. Sonuna kadar yanıp. Bir daha yanamayacak olan vanilya kokulu mumlar. Pili bitmiş oda spreyi. Tanesi 3 liradan 5 adet alınmış değişik kokulu tütsüler. Yakınlarında priz olmayan, hiç elektriğe bağlanmamış tüplü bir televizyon, üstünde bir de danteli var. Aylardır bozulmayan yatak, hiç toplanmayan bir kanepe. Fazla gitmesin diye hala tencerenin içinde dura ayçiçek yağı. Çalıştırıldığında takla atma noktasına gelen bir çamaşır makinesi. Kapaksız bir dolap. Rafsız bir ayna. Dart asılmış bir duvar, üstünde delikler. Yerdeki boyalar. Baba yadigarı bir tabanca. Bir de lise hatırası bir çakı. Hiç kapanmayan. Bir midye eski aşktan geriye kalan. Bir taş. Bir toka. Bir de yüzük. Bir tiyatro bileti kalmış sonraki sevdadan. İskambil kağıtları, ıslanmış, yırtılmış. Maça üçlüsü hariç. O saklanmış. Galata Kulesinin bir biblosu beyaz bir oyuncak Impala nın yanında. Bir Sait Faik kitabı devrilmiş üstlerine. Bob Dylan kitabında Jimi Hendrix ayracı. Reklamlar yasaklanınca tekelden hediye edilmiş mutfak dolabında asılı Tuborg tabelası. Zinciri kopmuş Iron Maiden kolyesi, anahtarlık olmuş. Buzdolabının üstü fastfood numarası dolmuş.
Tam ortasında yalnızlığın. Tam ortasında çaresizliğin. Tam ortasında hissizliğin.
Aslında ortasında ancak sonunda dolu bir hayatın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder