Gecesini yine kırık masasının sallanmasını izlemekle geçiriyordu.
Biranın köpükleri Arjantin bardağının yanından akmış, kırık masasında
parlıyordu.
Altmış lira civarı para verdiği rakısına bakarken sabah
karşılaştığı dilenci çocuk geldi aklına. Sahildeydi yine. Bir çay
bahçesinde. Her zamanki gibi adisyonda tek bir çizik vardı. Sade sodaya
atılmış. Tam o sırada gelmişti buğday tenli, yeşil gözlü on yaşlarında
bir erkek çocuğu. “Abi bir lira verir misin? Simit alacağım” demişti.
Her zamanki dilencilerden sandı, parayı başkasına götüreceğini. Ama yine
de verdi istediğini. Beş dakika sonra aynı çocuk elinde bir şişe su
diğerinde bir paket tuzlu çubuk ile önünden geçiyordu.Yanına çağırdı, aç
olup olmadığını sordu ve çocuğa en büyüğünden bir karışık tost söyledi.
Biraz sohbet ettiler. O çocuğun ileride büyük bir adam olacağı
gözlerinden belliydi sanki. Sonra Tekirdağ şişesinden aldı gözlerini ve
Arjantin bardağına çevirdi. Keşke bunların tüm parasını ona verseydim.
Sabah
olduğunda -aslında akşamüstü- masasının üzerindeki her şeyi attı. Bir
çay yaptı kendine. Kırık olsa da seviyordu bu masayı. Tüm aşklarını o
masada yakmış, tüm hikayelerini o masada kurgulamış, tüm rakı şişelerini
onda kırmıştı. Rüyalarında masasının başında kanun çalarken görürdü
kendini. Evindeki kitaplığı seyrederken hep kanun dinlerdi. Acıtırdı
onu. Yazdığı yazıyı bile etkilerdi.
Hiç sevmediği melodide olan kapı
zili çaldı. Yine mi seçim var bu lanet ülkede diye düşündü. Kapıyı
açtığında karşısında kıvırcık saçlı, uzun bir kız gülümsemesiyle
karşıladı onu. “Yine unuttun değil mi?” dedi, gülerek. “Neyi?” derken
kafasını şiddetle kaşıyordu. “Bu akşam sen de yemek yiyecektik. İki gün
önce anlaşmıştık.” Durup düşündü. Akşam olmuş muydu sahiden? Şu an ne
yemek yemeye ne yemek sonrası şaraba ne de sonrasındaki sahte sevişmeye
ihtiyacı vardı. Ama git diyemezdi. “Rakı, balık?” diye sordu kıza. “Sen
ne istiyorsan.” diyerek gülümsedi ve paltosunu çıkarıp astı.
Dondurucudan balıkları çıkarıp temizledi günlük şeylerden konuşurken.
Yemekten sonra kız yaklaşıp dudaklarına ıslak bir öpücük kondurdu ve
kızı durdurdu. Dizlerine yattı. Bu gece. Yalnızca, beni sev.
vay be
YanıtlaSil