22 Şubat 2015 Pazar

yaşanıyormuş

Sen ki bir zamanlar hep kalacağına inandığım sevgili, güneşe en yakın olduğum tarihtin. Evrenin altı üstü, yeri göğü bizden ibaretti. Hatırla 'Şu yıldız bizim olsun' diyemedim hiç sana. Her şeyiyle bizimdi gök, evlatlarımızı nasıl ayırırdım?
Ağaçların gövdesine kıyamamıştım da gökyüzüme kazımıştım adını. Geçip gidersin diye düşünememişim mazur gör. Yüreğimin en güzel yerine yerleştirmiştim bavullarını hatırlarsın. Boş askılar batıyor içime artık. Yıldızlarımızı peşinden sürükledin ya kalanların hepsi bana yabancı. Kaymıyorlar da artık, hep aynı dilekten sıkıldılar. Her şey yerli yerine çakılı sanki yukarılarda. Tek bir tozbulutu bile kıpırdamıyor. Bir çare seni kazıdığım yerlerin kabuk bağlamasını bekliyorum. Düşünsene gökyüzüsüne kabuk bağlatan bir kadınım ben. Şımartacak bulutları kalmamış, göğünü sineye çeken bir kadın. Elleriyle tek tek yerleştirdiği yıldızları gidişinle bir çırpıda dağıtıp darma duman eden. Onları dikenmiş gibi elleri kanaya kanaya koparan, oyuncakmış gibi kutusuna geri toplayan.Yıldızların oyuncak olduğuna inanan zamanla. Gerçekler arttıkça masallardan kopan. Özlüyorum. Bir üflemenle dağılan bulutlarımı. Adettendir gidenin ardından çabucak dönsün diye su dökülür. Ardından kovalarca döktüm gözyaşlarımı da adet yerini bulmadı. Yıldız kutumu özlüyorum çok. Gökyüzüsüz nefes almayı öğrenmekle geçiyor vaktim. Yaşayamam sanıyordum, yaşanıyormuş. Olmadı, olmadı yani. Diğer kadınların aksine aşk şımartamadı beni. Derin bir nefes aldırmadı hiç varlığın. Benim gökyüzüme değil renk siyah olsan kabulümdü. Hava boğuyor içimi. Baktım nefes alamıyorum, bana göre değil kokun olmadan oksijen bile; denizden medet ummaya başladım. Sahilden ışıklarını izlediğim o ihtişamlı gemilerin birindesindir diye düşündüm hep. Her demir sesine, her kornaya koştum ama bu sefer de hangi iskeleye gitsem orda inmeyenlerden oldun. İnsanlara çarpa çarpa dolandım yolcuların içinde çocuğunu kaybetmiş anne gibi. Kalabalık içinde seni aramaktan ezberlediğim simandan uzaklaştım. Korkuyorum, tek bir zerreni unuturum diye. Korkuyorum, sahilde koca bir taş olarak takılsan ayağıma, fark edemem seni diye. İncecik kumlarla kapanmış üstün.Yine dedim bir çare, karışayım dalgasına şu denizin. Belki kıyılara vura vura erişirim sana diye. Tırnak izlerimle doldurdum kumsalları. Okyanuslara karışıp yosunların saçlarını çektim. Yine de erişemedim dibine. Dibe bile batmayı beceremedim sensiz. Seni bile sensiz bulamadım. Bana kıyısı olmayan bir kara parçasıydın sen dünya üzerinde. Bana en uzak aynı zamanda en yakınıma teğet geçen.
Huzurumun altına attığın imzaya aşıktım. Sana dair her şey duruyor da bir imzanı bulamıyorum. Dağınıklık yoruyor insanı, ta içimden biliyorum.
 Huzur kalmadığındandır ya da.

6 yorum:

  1. Çok güzel olmuş ama bu! Tebrik ederiiiiim 👏

    YanıtlaSil
  2. küçükdenizkızı maduru22 Şubat 2015 01:59

    Her yazında kendimi pıçaklıyorum, sol koluma 4 dikiş, sağ koluma 5 dikiş, bacağıma da 7 dikiş atıldı. Tşk.

    YanıtlaSil
  3. Ben teşekkür ederim acilden dahi yazdığın için. Üzmek istemezdim :(

    YanıtlaSil