9 Şubat 2015 Pazartesi

"Ölüler Aldatılmaz"

 Ne yazacağımı bilmiyorum, ama yazmak istiyorum. İçimdeki zehri akıtmak, biraz olsun rahatlamak istiyorum. Kendimden mi kaçıyorum senden mi? Kaçacak bir "sen" kalmadı artık, neyden kaçıyorum? Kendimden sanırım, bilmiyorum.
 Eskisi kadar yazmıyorum seni. İçimdeki Sen'in şiddeti mi azaldı acaba? Büyük depremden sonra gelen artçılar sona mı erdi yoksa? Artçı mıydı o minik depremlerin adı? Coğrafyayı sevemedim bir türlü, bilirsin. Ebesinin nikahındaki dağları, tepeleri, nehirleri, gölleri, yerin bilmem kaç metre altına gerçekleşen şeyleri ezberleyemedim bir türlü.
 Ne kadar ağladın benden sonra? Ne kadar güldün? Ne kadar somurttu yüzün? Kaç kere andın beni arkadaşlarının yanında? Sen de benim gibi, benden bahsederken gülümseyip, anlatacağın şey bittiğinde de yavaş yavaş karanlığa boğuldun mu? Gözlerin boşluğa kaydı mı? Geçmişteki Biz gözlerinin önünden geçti mi?
 Büyükler derler ya hani, insan tam ölüm anında hayatını gözlerinin önünde bir film şeridi gibi izlermiş diye, gözlerimin önünden kaç kere film şeridi gibi geçtin biliyor musun? Binlerce kez gözlerimin önünden geçtin, binlerce kez öldün içimde. Her bir ölümün diğerinden daha da üzdü belki de.
 Psikologlardan nefret ederim. Bana kandırma, saçma bir meslek gibi gelir psikologluk. Sebebini sordum kendime, neden ki diye? Sonra anladım ki sebebi sensin, yine. İlk psikoloğum sendin, sen de bana ihanet ettin. Anlatılmayı bekleyen dertlerimi kimsesiz bıraktın diye. Defalarca sövdüm kendime, yine mi sen, git artık diye.
 Anladım ki ben sadece sevgilimi kaybetmedim, ben dertdaşımı, ben sırdaşımı, ben psikoloğumu da kaybettim. Bütün benliğimi sana açtım, bütün benliğini bana açtın, bir vücutta iki ruh yaşamaya başladık. Sonra seni senden kıskanan senliğin, seni çekip aldı vücudumdan. Benden ayrı yaşayamadın, öldün.
 Sabit bir ölüm yıl dönümün olsun isterdim. Belki her şey daha kolay olurdu. Belki herkesin yaptığı gibi matemimi sadece bir gün tutardım, geri kalan günler sanki hiç var olmamışsın gibi, sanki hiç hayatıma girmemişsin gibi, sanki bedenlerimiz tek beden haline gelmemiş gibi davranırdım. Açardım o gün melankolik müzikleri, otururdum camın kenarına, izlerdim Ay'ı göz yaşlarımı dökerken sessizce.
 Ama belli bir ölüm tarihin bile yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder