21 Aralık 2014 Pazar

Çocukluğumu Özlüyorum (1)

 Amerika hayatımı inziva dönemi olarak yorumluyorum: Kendimle; düşüncelerimle, soru(+n)larımla, cevaplarımla, baş başa kaldığım bir dönem. Geçmiş kitabını elime aldım, ön sözden başladım "Baba adı Fatih Rıdvan, Ana adı Sema...", şu vakte kadar geldim. İşte buradayım, bilgisayar başında; masum uyuşturucumlayım. Beynimdeki dağınıklık kafatası sınırlarından fışkırıp odama dağılmış durumda. Solumda yatağım dağınık bir şekilde duruyor; çarşaf yatağın sonunda, yorgan başında. Yastığım yerde, yastık kılıfım yastığın yarısına kadar sıyrılmış. Baş havlumun üstüne oturuyorum, bornozum yatağın üstünde, masamın üstünde neye ait olduğu belli olmayan ambalajlar. Kulağımda yeni keşfettiğim bir Rap'çinin bütün saflığıyla hayatını sorguladığı bir müzik: "Hopsin- ILL MIND OF HOPSIN 7". Tam şu an diyor ki" I'm fucking done!". Tamamım artık diyor, yeter artık, bıktım.
 Bıktım.
 Kendimi göğe yükselttim, bütün Dünya avucumun içinde. Bir oyun hamuru gibi alıyorum Dünya'yı elime, iki elimin içine. Hücrelerimde kalan son gücümle sıkıyorum Dünya'yı avuçlarımla, bir tepsi haline gelene kadar. Hepinizin karakterleri tablo haline geliyor önüme. Kardeşim diyebileceğim kişinin izlettiği videodaki gibi, hepiniz bir yönde ilerliyorsunuz. Çoğunuzun sırtına bir ip bağlı, sizlerden yükselen ipler tek elde birleşiyor, elin adı da Düzen.
 Çoğunuz Düzen'i tanımazsınız. Düşündüm ki hayatlarınızı yönlendiren bu kişiyi tanımanız gerekiyor.
 "Bu benim kararım! Bu kararı özgürce verdim! Ben bu olmayı seçtim!" derken hepinizi yönlendiren kişi Düzen.
 İsimlerimizin başına içinde "cı/ci/cu/cü" ekleri bulunan sıfatlar getiren kişi Düzen.
 Sosyal Medya hesaplarınızda isminizin sonuna parantez içinde yazdığınız şeyleri size yazdıran şey Düzen.
 Birinin sana bir "Hi!" bile dememesinden dolayı seni ağlatan şey Düzen. Varlığından haberi bile olmayan, daha da üzücüsü, seni siklemeyen bir kişi uğruna seni ağlatıp, şekilden şekile sokturan şey Düzen. Bütün mahremiyetini internette yayınlaman için seni teşvik eden şey Düzen. Ve bunu yaparken karşılığında arkandan konuşacak bir kitle, bir kaç takipçi ve beğeni vaad eden şey Düzen.
 "Bu makamlara gelmezsem beni kimse dinlemez" dedirten şey Düzen. Senin temizlemekten aciz olduğun bokunu arkandan temizleyen Tuvalet Temizlikçisi'ni, her gün evinin önüne bıraktığın çöpü alan ve O'nun sayesinde pislik içinde ölmekten kurtulduğun Çöpçüyü sana küçük gösteren şey Düzen.
 Ayağına aldığın "Craze" ayakkabıdan, bacaklarına geçirdiğin pantolona; başına giydiğin "Obey" şapkadan, götünü örttüğün dona, kulağına taktığın "Beats" kulaklıktan, içinde çalan müziğe, saç şeklinden, konuşma şekline kadar, seni baştan aşağı değiştiren şey Düzen.
 Sana, Baba'nın sabahtan akşama kadar alnının teriyle kazandığı parayı arsız kızlara yedirten, ardından o kızlarla çektiğin profil fotoğraflarını fiyakan olsun diye internete yükleten, açıklamasına da "For" yazıp yanına da başka kızın adını yazdıran şey Düzen. Çünkü bir kaç kız arasında "Baby, baby" diye çığıran bir çocuğu izletirken öğretti sana bunu Düzen; ne kadar kız varsa etrafında, o kadar kuğulsun.
 O kızlarla karşılık olarak ne kadar "orospu" olduğunuza dair yaptığınız şeyleri size yaptıran şey Düzen. Çünkü sizler için namus denen, ar denen şey sadece bacak arasında. Erkek'e, herhangi bir "zar"ı  olmadığından dolayı istediği boku yiyebileceğini, Kız'a da vücudundaki tek "zar"ın bacakları arasında olduğunu ve "namus=zar" eşitliğini söyleyen, bundan dolayı Kız'a bacak arasına Erkek'in "erkekliğini(!)" sokmak harici her şeyi yapabileceğini söyleyen şey Düzen. Namusunuzu belirleyen "zar"ın bacak arasında değil de beyninizde olduğu gerçeğini sizden saklayan ve bunu farketmenizi engelleyen şey Düzen. "Hepinizin beynini sikip namus zarınızı patlatan" şey Düzen.
 "Kuğul" olduğundan dolayı girip çıktığın bok yuvalarını hissedip seni arayan Anne'ne "Ya anne niye arıyorsun dakika başı, çocuk değilim ben artık ya!" diye bağırtan şey Düzen. Bunu dedin çünkü arkadaşlarının  Anneleri arkadaşlarını aramıyordu. Çünkü arkadaşların evdeyken Annelerine aynı cümleyi kurdular, bağırarak. Çünkü belirli bir yaşa geldikten sonra Aile bir yüktü, çünkü belirli bir yaşa geldikten sonra Aile bağları kopmalıydı, çünkü Düzen size böyle gösterdi.
 Hayal kurma özelliğini beyninizden çekip alan şey Düzen. Hayatınıza periyodik olarak soktuğu sınavlarla, o sınavlar yüzünden öğrenmek zorunda kaldığınız binlerce "bok çuvalı" bilgiyle beyninizi meşgul eden şey Düzen. Dershane, okul ve gereksiz bilgileri ezberleme üçgeninden dolayı size hayal kuracak zamanı bırakmayan şey Düzen.
 Bazılarınız sırf Düzen'i tanıdığınız için, sırf  Düzen'in size dayattığı hayatı değil de, kendi hayallerinizin peşinden koşmayı seçtiği için toplum içerisinde "Ezik, asosyal, sıkıcı" sıfatları yediniz. Dışlandınız, farklı gözüyle bakıldınız. Kiminize "tembel", kiminize "serseri", kiminize "boş işlerle uğraşan kişi" dediler.
 Sonra hepiniz büyüdüğünüz, bunların farkına vardığınız, Düzen'le tanıştığınız güne lanet ettiniz. "Keşke hiç büyümeseydik" dediniz. "Keşke dertlerimizin bezimizdeki boktan, götümüzdeki gazdan, ve meme emmekten ibaret olduğu günlere geri dönebilsek." dediniz. "Masum bir çocuk olduğum günlere, Akşam Ezanı'ndan önce eve gelmek zorunda olduğum zamanlara dönebilsem keşke" dediniz.
 Tıpkı benim gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder