25 Kasım 2014 Salı

Annem İçin

 Bu Annem için yazdığım ilk yazı sanırım. Tanıdığım en güçlü, en fedakar, en muhteşem insan için yazdığım ilk yazı.
 Kendisi vefasız, bencil bir evlat sahibi, ela gözlü -bence- güzel bir kadın. Annem hakkında neler yazılır bilmiyorum, haddime de değil aslında. Ama çok içimden geldi. Kendisi bencil bir evlat için yapılabilecek her şeyi yapmış bir insan. Oğluna maddi manevi her türlü desteği sağlamış bir insan. Canını dişine takmış, gerçek anlamda, yemeyip yedirmiş, içmeyip içirmiş, gezmeyip gezdirmiş... Cennetin gerçekten ayakları altında olduğu bir kadın.
 Benim bencillik ve öküzlük yapmadığım zamanlar hariç, Babam'ın ölümü sebebiyle yanımızda hiç ağlamamış biri. Cenaze günü hariç tabi. Sebebi ortada; bizi iyice üzmemek, bize mümkün olduğunca Baba eksikliğini hissettirmemek. O günden beri babalardan daha baba, annelerden daha anne oldu bize, benle kardeşime. İstediğimizi almaya çalıştı, istediğimizi yedirmeye çalıştı, istediğimizi giydirmeye çalıştı, istediğimiz yere götürmeye çalıştı... Bazen bencillik ettim, bir şeyler olmadığında. Annem elinden geleni yaptı ama olmadı, ben direttim. Bağırdım, çağırdım, yıktım, kırdım, ağladım, ağlattım... Ben bunları yapınca da olmadı tabi ki. Olmayınca olmuyor, ben de bunu anlamamak için iyice diretiyorum, iyice üzüyorum kadını.
 Kendinden çok bizim için evlendi. Evlendiği adam pamuk gibi adam ama ben öküz gibi bir insan olduğum için işleri hep yokuşa sürdüm. Kargaşa çıkardım, kavga çıkardım, adama saygısızlık ettim. Adam elinden gelenden daha fazlasını yapmasına rağmen, öz evladı gibi bana değer verip bakmasına rağmen yaptım bunu. Şunları yazarken tiksiniyorum kendimden.
 Annemle ayrılmak zorunda kaldık, evlendikten sonra Eskişehir'e taşındılar çünkü. Ben Eskişehir'de kalmak istemedim. Yurtta kalmayı tercih ettim. -En az üç günde bir- yurtta kaldığım zamanlarda yurda lanet ettim. Yurt da gayet güzel aslında, ortam da çok güzeldi. Ben değer, kıymet bilmiyorum. Sorun bende. Sonra Annem bütün imkanları zorlayarak eşiyle birlikte Ankara'ya taşındı. Bunu dile getirmeseler de taşınma sebepleri açık: ben.
 Bu sefer ben ne yaptım biliyor musunuz? O kadar çaba sarfedip, işlerini güçlerini değiştirip Ankara'ya gelmelerinin sebebinin ben olduğumu bile bile ne yaptım biliyor musunuz? Amerika'ya geldim. Hiç bir şey yapmamışlar gibi, o kadar uğraşmamışlar gibi kalktım buralara geldim. Sebebi de bencilce düşüncelerim. Elimde kalma imkanı varken, orada da güzel imkanlarım varken, Annem'i hem maddi, hem manevi sıkıntılar içine sürüklemeyi tercih ettim.
 Ve işin en hayran kalınası kısmı ne biliyor musunuz? Annem hiç bir şeyden şikayetçi değil! Annem canını dişine taktığı zaman, yemeyip yedirdiği, içmeyip içirdiği, çılgınlar gibi alışveriş yapmayıp beni giydirdiği zaman daha mutlu oluyor. Hiç sıkıntı yapmıyor bunları, bazı sıkıntılara girse de hep "Olsun" diyor, "Oğlum sıkıntıya girmesin".
Bugün, ilk defa bencil bir karar vermedim. Bugün Annem'in şu ana kadar yaptığı, daha doğrusu benim farkına vardığım her şeyi göz önüne getirdim. Elimdeki imkanları karşıma sundum, bütün olasılıkları düşündüm; iyi olasılıklar, kötü olasılıklar... her şeyi. Buraya gelme amacımı düşündüm, kendi amaçlarımı düşündüm, Annem'in ve kardeşimin içinde olduğu zor durumu düşündüm. Ve Türkiye'ye dönmeye karar verdim.

4 yorum: