28 Kasım 2014 Cuma

Şaşı Bak Şaşır

Gül bülbüle güzel, bülbül güle
O vakit ne hacet söze

Bir zamanların efsaneleridir onlar dersek yalan olmaz. Dergileri aldığımız zaman onları bulabilmek için her şeyden önce dergilerin son sayfasını açtığımız çok olmuştur. Onları görebilme pahasına az mı baş ağrısı çektik. Gözlerimizi şaşı yaparken öyle kalacak korkusunu az mı yaşadık? Şimdi yoklar öyle pek piyasada. Şaşı bak şaşır deyince ilk akla gelen bunlardı tabi ama bahsedeceğim asıl konu bu değil.

Çok meşhur bir söz vardır hani. Atasözü derler ama gerçekten öyle midir tartışılır. Çok kez insanlar arasında tartışma konusu da olmuştur. Hatta bazen bazılarının başına dert bile açmıştır. Çoğumuzun bildiği ya da bildiğini sandığı bu sözü ne kadar anlayabilmişiz acaba? “Güzele bakmak sevaptır.” Hemen hemen her erkeğin -hatta kadınların bile- yaşadığı ya da yaşayabileceği bir klişe vardır. Bir bankta arkadaşınla otururken önünden güzel -ya da yakışıklı- sayılabilecek biri geçer ve sen ufukta kaybolana kadar onu süzersin en son arkadaşının ters bakışlarını fark edip kendinin o anlamsız gülüşüne şu kelimeleri eklersin: “Güzele bakmak sevaptır.” Hadi oradan derler insana, ya güzelin bir bakanı varsa? Aslolanı öyle değildir o sözün, “güzel bakmak sevaptır” be kardeşim. Güzele çirkine fark etmez sen güzel bak. “Çirkin bakmak mı olurmuş?” sorularını duyar gibiyim. Evet, nasıl ki senin için güzel insan varken çirkin insan da oluyorsa, güzel bakmak varken çirkini de vardır mutlaka. Meşhur örneklerden devam edelim o zaman. Çoğumuzun bildiği bardağın yarısı mı boş yarısı mı dolu mevzusu… Bardağın boş olduğunu iddia edenler çirkin bakıyordur gibi basit bir söylemde bulunmayacağım. Ama o örnek ile bu örnek arasındaki paralellik aşikâr.


Güzel bakmak aslında bir yaşam biçimidir. Sadece bireylere değil ormana, ormanın içindeki ağaca, ağacın dalındaki yaprağa hatta yaprağın üstündeki küçük tırtıla yani kısacası hayata güzel bakmak vardır bir de.  İşte o zaman güzeli güzel görürsünüz gerçekten. Güzel bakmak güzel görmenin, güzeli görmenin bir anahtarıdır. O anahtara sahip olmak için tek şartımız güzel bakmak olduğuna göre ne kaybedersiniz denemekten. Çıkın dışarı güneş mi açmış gülün güneşe, sıcağını hissedin iliklerinizde. Yağmur mu yağıyor kapatın şemsiyenizi ıslanın, o berrak su tanelerini hissedin bedeninizde. Boşverin bozulsun saçlarınız. Belki öyle daha güzel olacaksınız. İnsanlar somurtuyor mu inadına daha çok gülün hatta kahkaha atın sebep olsunlar sizin tebessümünüze. Söylemesi kolay yapması o kadar kolay olmayan bu küçük tabi bir o kadar da büyük “şeyler” sizi ve yaşamınızı ne kadar da değiştirdiğini fark edeceksiniz. Güzel bakmak için güzel aramayın siz güzelsiniz zaten yeterli bir sebep değil midir bu? Evet öyle bu yazıyı okuyan okumayan herkes güzel. Bu hayatta var olan her şey güzel. İlla ki, birilerine bir şeylere karşı güzel hiç değilse kendine… Bazısının içi, bazısının dışı, bazısının da hem içi hem dışı.

Hayat ne kadar uzun bir o kadar da kısa aslında. Konuşun sekseninde bir amcayla gözlerinde ölümü görün, bezmişliği görün, deneyimi görün ama yaşama isteğini de görün. Gidin yeni doğan bir bebeğin yanına gözlerine dalın ta en derinine yabancılığı görün, merakı görün, heyecanı görün, anlamsızlığı görün. Bu kadar işte hayat değer mi çirkinleştirmeye. Bir varmış bir yokmuş hesabı bir doğmuşsun bir ölmüşsün. Neden güzel yaşamayasın neden güzel bakmayasın? Şaşı bak şaşır. Dergilerde gördüğün o anlık resimler çok şey öğretiyor aslında bizlere tabi anlayabilene. Nasıl bakarsan öyle görürsün. Sen de şaşı bak şaşı gör. Gerçek resmi öyle görebiliyorsan ne gerek doğru bakmaya? Doğru olan eğri bakmaksa neden doğru bakasın? Lafın kısası: “Güzel bakmak sevaptır be kardeşim.”

Güzel güzellere erişmen dileğiyle… 

 Ali’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder