6 Ocak 2015 Salı

Küçük Deli - Bölüm 3

 Bölüm 1
 Bölüm 2

Deli olmaya hazır mıydım, bilmiyordum. Arkadaşlarımı, ailemi, sevdiklerimi kaybetmeye hazır mıydım, bilmiyordum. Dışlanmaya, yalnız kalmaya hazır mıydım, bilmiyordum. Bir süre sessiz kaldım, düşündüm. Deli de o sırada çöplerle uğraşmaya devam etti. Sessizce onu izledim. Benim korkum yalnız kalıp mutsuz olmaktı, ama o mutsuz gözükmüyordu. Peki yalnız mıydı? Öyle gözüküyordu. Belki de yalnızlık mutluluk demekti? Belki de değildi, bilmiyordum. Kafam çok karışmıştı. “Korkuyorum.” dedim sessizce. Duyduğunu sanmıyordum. Birkaç saniye geçtikten sonra “Neyden korkuyorsun?” dedi. Ona doğru baktım, çöpleri bir araya getirmeye devam ediyordu, “Yalnız kalmaktan. Senin gibi dışlanmaktan korkuyorum.”. “Yalnız kaldığımı kim söyledi?” dedi gülümseyerek. Şaşırmıştım, bizden başka tekneler de mi vardı? “Ben bir hata yaptım.” dedi Deli, ve devam etti “Bu soruları kimse sormazken, kimse meraklanmazken, bu soruları diğer teknelere açtım. Tekneler buna hazır değildi, hazır olmadıkları gibi saygılı da değillerdi. Hoş, saygılı olmadıkları için onları suçlayamam, neye saygılı olacaklardı değil mi? Tek bir düşünce yapısının olduğu bir ortamda saygı kavramı nasıl anlaşılabilirdi? Senin aynı hataya düşmeni istemiyorum. Sorularını kimseye söylemek zorunda değilsin, çünkü onlar daha hazır değil. Böylece seni dışlamazlar da.” bana doğru döndü “Ama bu Deli olduğun gerçeğini değiştirmez.” dedi gülümseyerek. “Peki ya ben de hazır değilsem? Beni diğerlerinden farklı yapan şey ne?” dedim. Üzerine bir şeyleri monte etti ve ardından “Buraya gelmen.” dedi.
 Havanın karardığını fark ettim, eve gitmem gerekiyordu. Yoksa Babaannem meraklanırdı. “Artık eve gitsem iyi olacak.” dedim. “Pekala, görüşürüz Küçük Deli.” dedi gülümseyerek. Gitmek istemiyordum, onunla kalmak sohbet etmek istiyordum, ama mecburdum. “Yarın aynı saatte buluşalım mı yine burada?” dedim. Gülümsedi, “Tamamdır.” dedi. Çok mutlu olmuştum. “O zaman yarın görüşürüz!” dedim, sesimdeki heyecanı anlamamasına imkan yoktu. Tam arkamı dönmüştüm ki “Bu göl nasıl oluştu sence?” diye sordu. Afallamıştım. “Nasıl yani?” dedim. “Nasıl, nasıl yani? Bildiğin, bu göl nasıl oluştu? Düşün bakalım. Yarın konuşalım bunu.” dedi. “Pekala” dedim ve eve doğru yüzmeye başladım.
 Göl nasıl mı oluşmuştu? Bunu daha önce hiç kendime sormamıştım. Sorma gereği hissetmemiştim. Oluşmuştu işte yani. Kimse bunu düşünmezdi ki? Düşünmeye ne gerek vardı ki hem? Oluşmuştu işte, nasıl oluştuğunu bilmem bana ne kazandıracaktı. Acaba cidden Deli’yle konuşmamam mı gerekirdi. Cidden zaman kaybı mıydı?
 Eve vardım. Babaanneme selam verdim ve dışarıyı izlemeye başladım. Gölü izledim. Etrafımızdaki yüksekliklere baktım. Kocaman bir göldü işte, etrafı yüksek taşlarla dolu bir göl. Peki gerçekten, göl nasıl oluşmuştu? Bir anda yağmur yağmaya başladı. Bu alıştığımız bir şeydir. Buraya hep yağmur yağar. Bazen bütün gün yağdığı bile olur. Bazen o kadar çok yağar ki evlerimiz hasar alır akıntıdan dolayı.
 Babaaneme doğru döndüm. Kaseye cilayı döküyordu, yarın sabah kullanmamız için. Her gün yaptığı şeydi. Babaanneme sormak istiyordum bu soruyu ama sormaya korkuyordum. Anlayabilirdi Deli ile görüştüğümü. Anlamasını istemiyordum, çünkü korkuyordum. Sonra gözüm bir anda kaseye takılı kaldı. Kase, dışarı doğru eğimli, içi boş bir şey. Cilayı kaseye döktükçe kase doluyordu. Ağzına kadar dolu halde ben onu alır ve kullanırım. Elime aldığım zaman sarsılır ve dökülecekmiş gibi olur. Ama biraz kullandıktan sonra rahatça, cilayı sarsmadan onu tutabilirim. Sonra tekrar göle döndüm. Yağmur yağdıkça göl suyu yükselirdi, sonra göl hırçınlaşırdı ve akarsuya doğru akıntı olurdu, bir süre geçtikten sonra da durulur, eski haline gelirdi. Burası boş bir kase gibiydi ve yağmur burayı doldurmuştu. “Yağmur!” diye bağırdım bir anda. Babaannem sıçradı ve kaseyi elinden düşürdü. “Ne olmuş yağmura?!” dedi. “Bir şey yok ya, yağmur çok güzel değil mi?” dedim. Babaannem bana anlamsızca bakıyordu. Sonra söylene söylene sudan kaseyi aldı ve tekrar cilayı doldurmaya başladı. Durumu çaktırmamak için odama gitmeye karar verdim. “Ben yatıyorum Babaanne, iyi geceler” dedim ve odama gittim.
 Kendimi hafiflemiş hissediyorum. Neden bilmiyorum, ama sorunun cevabını bilmemle ilgili olabilir. Ama soruyu bilmeden öncekinden de daha hafif hissediyorum. Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum, ama çok güzel bir duygu. İlginç, güzel ve anlam veremediğim bir duygu. Daha önce hissetmediğim bir duygu. Çok heyecanlıyım. Yarın Deli’ye cevabımı söyleceğim. Bir an önce uyuyup uyanmam gerekiyor.

7 yorum:

  1. Vermek istediğin mesajı (varsa tabii) gerçekten çok merak ettim

    YanıtlaSil
  2. Yazıyorsan vardır değil mi ;)

    YanıtlaSil
  3. sen sorulara gitmedin sorular sana geldi ,bu görev artık senin de sırtında kaçabilirsin ama saklanamazsın

    YanıtlaSil