28 Aralık 2020 Pazartesi

Aslanlarıma Engel Olamıyorum



    Kafamın içinde konuşan sesleri susturamıyorum. Üstelik görüntüler de katılıyor bazen. Görüntüler katıldıysa fena, katılmadıysa fena. Bazen aslanlarıma engel olamıyorum. Parçalamak istiyorlar her kelimeyi her fotoğrafı. Fotoğraflar hareket ediyorsa fena. Bu yalnızlığı ben almamıştım oysa. Şimdi ne de yakıştı üzerime. Yeni bir öykünün sonundan geldim. Herkes, mutlu sonla bittiğini sanıyor. ama. çok sevilen karakter şimdi nasıl yaşar bilinmiyor. Tamamlanan öykülerin kaçkınıyım. Böyle sokak ortası fotoğraf yakalayarak yaşıyorum. Bir hikayeden başka bir hikayeye, bir anıdan diğerine... Kendi anılarımı gezmek çok yoruyor beni. Bundandır 6 cilt günlük yazdım. İstediğimde defterlerin içine girip şöyle bir dolaşıyorum. Eski bir çizgi filmi tekrar izler gibi, sönük hissettiriyor. Yad etmeye başka bir ad koymalı. Pişmanlık ve özlem olmamalı bu kez içinde. Dün kafamın içinde kendi kendimle konuştum bu fena. Geliyor işte yeni bir yıl, bu da fena. Bazen, aslanlarıma engel olamıyorum. Tutup da şiir yazasım geliyor. Sonra şairliğim... onu yad ediyorum. Yeryüzünde bir ben varım. Yeryüzünde bir ben yokum. Ben, yokum. Düşündüm de "nasıl bilirsin" sorusuna doğru cevap veremeyecek kimselerim. Ben de böyle ölüm sebebi bilinmeyen bir intihar olacağım. Düşünüyorum da, ben de cevap veremiyorum "nasıl bilirim kendimi" sorusuna. İnsan duyguları emmiş bir sünger gibiyim. Evet, dalgalar, benim deniz fenerindeki o büyülü ışığa varamayan. Kafamın içinde bir şey var. Bazen fişi çekiliyor. Kafam kendini ne sanıyor? Görüntüler konuşuyor. Görüntüler, canlı. Ama herkesin kafası konuşur canıım... Tanrı'nın bile kafası konuşmuş/atmış insanı yaratmış. Belki Tanrı kafamın içinde yaşıyor? Bundandır çabuk yorulmam. Aslanlarım sessizliği çok sever. O zaman daha çok dinletir bana kendini. Ses olunca, kafamın içine o da eklenir. İşte ben böyle "beliririm". Arkadaşımı aradım az evvel. Mekanik bir sesle konuştu. Havadan, Sudan. Bilgisayarım da onun gibi konuşabiliyor. Demek ki ben ya kafamın içinde yaşıyorum ya da bilgisayarın. Dalga seslerini duyuyorum. Dinleniyorum, rüzgar kulaklarıma şarkılar söylerken. Burnumun ucu kırmızı, gözlerim yaşlanmış. Arkadaşımı arıyorum, aslanlarımdan duyamıyorum. Sonra kalkıp şair olasım geliyor. şiirlerim anlaşılmıyor. Anlıyorum, bütün bunları kafamın içindeki sahtekar tanrı yapıyor. Bulaşıklar yıkandıktan sonra tezgahın ıslak kalmasından nefret ediyorum ama asla kurulamıyorum. Ağaçlı yolları çok seviyorum ama asla ağaçlı yollarda yürümüyorum. Şehrin ışıklarında ben, şehvetli bir gelecek hayali kuruyorum. Kendime bin gömlek büyük bir hayatın peşinde bir dalga boyu gidip geliyorum. Ben hep böyle çingene dönerim. Hanidir görmedim hayatıma anlam katan sokağı. Mavi küçük tabelasını alıp odamın ortasına dikmeli. Ne gariptir ki, en son, güzel anı, terk ettiğim gündür. kırmızı bir hırkayla. Kapatmalıyım, aslanlarıma engel olamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder