17 Kasım 2019 Pazar

Anlam

-F- Anlayamadığım bir şeyler var bu dünyada.
Anlayamadığı bir şeyler vardı bu dünyada. Anlam aramak dahi istemediği, arayıp bulsa dahi tatmin olamayacağı şeyler. ‘Aslında hayata anlam aramak için değilde, anlamak yüklemek için gelmiş olmalıyız bence...’ diye düşünüyordu.
Kimse kendinden bir parça koymuyor onun avucuna, hiçkimse şu lanet hayat defterinden bir sayfa da ayırmıyordu ona, anlam yüklemiyor değer verdiklerine; hatta ondan çalıyorlar anlamları, üşeniyorlar sanırım... ya da bilmiyorlar mı? Bir insanın hayatından anlamlarını çalmak kötülüğün hangi mertebesidir? 
Hayatının anlamını çalmak...
F, genelde bir anlamın peşindeydi, sürekli arıyordu; ya bir insanda, ya bir kitapta veyahutta bir rüyada... neden arıyordu? 


-K- Hissetmiyorsun da ondan, düşünmüyorsun, kafa yormuyorsun da ondan. Aradığın şey hiç bir zaman sende olmadığı için onu bulamayacaksın. Bulsan da, o olduğunu anlayamayacaksın. Bari bunu anla. Ben boğuluyorum mesela, ama sen uyan uykundan nefes nefese. Ben düşüyorum hayat merdivenlerinden ama senin canın acısın. Ben açıyorum kapıyı ama, sen adımını atma hiç dışar...


‘Çok eskiden rastlaşacaktık.’ işte tüm özeti buydu ilişkilerinin. K, kapıyı açmıştı gitme diyerek, ama anlayamadığı bir şeyler vardı bu dünyada F’nin. Kapı açık kaldı bir süre, F hissetti... düşündü... biraz da kafa yordu...
Sanki altını kısmışlar gibi, pek acı çekmiyordu artık. Ve sanırım anlayamaya başladığı ilk şey, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıydı...


-F- Ben açıyorum kapıyı, teker teker çıkıyor herkes; çıkarken birkaç kırıntı bırakıyorlar bana. Belki kırgınlık, belki anı, belki de biraz huzur... Onlar çıktıkça gönül evimden, ben doluyorum. Ne karşımdaki deniz, ne tepemdeki gökyüzü yetiyor artık bana. Kayboluyorum. Hızlı adımlarla, nefes nefese yürüyorum. Seni ilk kez anladığım yere. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder