5 Ocak 2019 Cumartesi

Bir


Yıldız tozları, soluk mavi nokta, dünya üzerindeki yaşamın sonsuz çeşitliliği.
Arayış ve amaca dair binlerce kelimeden, defalarca konuşmadan, görüntülerden ve yaşayışlardan sonra elimde kalan neydi, elime geçen neydi? Bir, birlik. Şimdi oturduğum ve dış dünyayı seyrettiğim bu odadan dışarı çıkmasam da varlığımın başka yerlere gideceğini, gitmiş olduğunu, gidiyor olduğunu biliyorum. 
Nasıl? Geçmiş, gelecek ve şimdiyi düşünerek, ifade etmeden, sessiz bir şekilde dinleyerek.

Sanıyorum ki bu yüzden kendimi daha sakin hissediyorum. Olduğum veya olabileceğime dair bir sınır hissetmeden. Oysa yaşam beni, kendimle sınamaya devam edecek, devam ediyor ve devam etti. Üç çekimi de kullanmam bu yüzden aslında. Geçmişe, geleceğe dair bir bağlılığım var, bunu inkâr edemem ve bundan, bu bağlardan kendimi soyutlamam da mümkün değil ancak bu zamanların endişe veya kederiyle, mutluluk ve heyecanıyla kendimi engellemek, sınırlamak istemiyorum. Geçmiş; beni ben yapan şeyleri barındırıyor, beni kendi sınırlarım içerisinde var ediyor, gelecek; beni, kendimin dışında, sınırlarımı aşabilmiş olarak görebilmemi, bu şekilde var edebilmemi sağlıyor. Oysa benim ne sınırları aşmak ne de onların arasında kalmaya ihtiyacım var. Benim şimdinin içinde kalmam, bu bağlarla ilerlemem, kendimi alıkoymamam gerek. Mümkün olabildiğince anı yaşamak, varlığımı genişleten, bana bir anlam sunabilen bu yola kendimi bırakmak isteyişim bu yüzden. Kabullenmediğim, kabullenemediğim, belki de uzun bir süre de kabullenmek istemediğim şeyleri anlayabilmem de aynı sebepten.

Işık ruhuma dokunuyordu, bu dokunuş varlığıma hafiflik ve şenlik katıyordu. Yine de ışığı yitirmiştim. Fark etmediğim şey ise ışığın yiterken var olduğuydu aslında. Günün geceye dönüşümü sırasında, beni huşu içinde bırakan bir dokunuştu, bir veda busesiydi adeta. Gecenin karanlığında kaybolmak, dipsiz bir kuyuya düşmekten farksızdı. Kuyunun derinliklerine gittikçe, yukarıdaki ışık minik bir noktaya dönüştükçe fark ettim ki karanlığın bitişine ışık, ışığın bitişine karanlık gelecekti hep. Bu sonsuz döngü, bana da uğrayacaktı. Üzülecek, acı çekecek, mutluluğu tadacak, onu da yitirecek ve bu birlik içinde, döngü içinde var olup gidecektim, gideceğim, belki de gidiyorum. Kesişen yollara, ayrılan yollara ve yola bakıyorum şimdi. Yarına dair bir umut, geçmişe dair bir endişe, şimdiye dair bir belirsizlik içinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder