İyi akşamlar yada günün hangi saatinde okuyorsanız o.
Yaklaşık iki yıldır kendime yaptığım yolculuğu yarıda bırakmış ve ardından evcimen bir kadın olmuştum.
Yarıda bırakmış demiş iken , önüme çıkan duvarı yıkamadığımdan.
Karanlık, sıcak ve nemli bir duvardı ve ben bronşit idim.
Bu bloğa katılmadan evvel kağıtlara aktarırdım yazılarımı.
Şimdi ise buradayım.
Sevgili KAZANDİBİ'ne selamlar.
Eminim çoğu zaman " Bu kadın ne anlatıyor ?" demişsinizdir.
Cevabı yalnız sonunda anlayacaksınız.
Daha önceden kendi mahkememi ilk burada görmüştüm. Hatta " Menzili uzun bir mevzu." başlıklı bir şiir serim bile vardı.
Anlatamadım belki ama en azından denedim.
Yolculuğumun ne istediğimden çok kim olduğum ile ilgiliydi.
İlk başlarda bedenini yeni tanıyan utangaç ama bir o kadar da meraklı bir çocuk gibiydim.
Yirmi bir yıldır bu bedene konukluk ediyordum lakin tanımıyorum.
Bana göre biçilmemişti.
Ne beynim ne de ben anlaşamıyorduk.
O da bana sonunda oyunlar oynamaya başladı.
İsyandı.
Nisyan oldu.
Hatırlayarak direndim.
148 KB hafızam ile üstelik.
Kaos içinde dünya ya ilk merhaba mı Ankara da dedim.
Şimdi bu şehirden ikametgahımı okuduğum yere götürüyorum.
Ankara'ya ait değilim , okuduğum yerede.
Hiçbir kara parçasına ait değilim.
Müzik play list'imde bir dolu kaos var.
Kendimi bulduğum bir şarkı , melodi dahi yok.
Oluşuma ait değilim.
O yüzden kendi dünyamı inşaa ettim.
Hiçbir dile.
Dine.
Hatta aileme bile ait hissetmiyorum kendimi.
Güneş'e bakan bu gözlere bile.
Hatırlamaktı direnişim.
Hatırlayamıyorum.
İlk hangi cümleyi kurduğumu.
Hatırlayamıyorum serüvenimin ilk nerede başladığını.
Zaman kavramını.
Ölümü isteyecek kadar küstah ve bencil oluşumu.
Aslında kim olduğumu bilmiyorum.
Bilmediğim için bu korku.
8 yasında Allah'ı sorguladığımda anlamalıydım ucu olmayan, sonu kaos olan düşüncelerimi.
Ağlamayı dahi bilmeden geç kaldığım duygularım var.
Vicdan yok!
Sevgi yok!
Geriye bana kalan bir kaç hatırayıda alıp gidiyorum.
Sorunlarımı çözmeden.
Sorularımı sormadan.
Babam'a bağırmadan.
Sorgulamadan.
Kör olarak.
Gidiyorum.
Herşeyi paylaşmadan.
İlk defa kendime saklayarak.
Nereye gideceğimi bilmeden.
İlk defa yorganı kafama kadar çekmeden.
Umuda sarılmadan.
Annem'e bakmadan.
Tadına varamadan güzelliklerin.
Yarın neler olduğunu öğrenmek adına gidiyorum.
Beynimle olan savaşta hangi tarafın kazandığını öğrenmek için.
Umarım beynimde kendime sakladığım bir inci vardır ve uç ay sonra bir daha açmamak üzere kapatırım gözlerimi.
Çünkü başka türlü koklayamam çiçekleri.
Bu son yazım.
Kendimi iyi hissedene kadar.
Elveda...
Renk katmıştın, yine bekleriz...
YanıtlaSil