19 Aralık 2015 Cumartesi

Piç Parkı

Duman sarmış odanın birinde, sabah namazını kılıp bütün gün nasıl cenabet gezilir o'nu konuşuyoruz, tuğlalarımla..

Bedenden ziyade ruhlar sevişmeli' bunun taraftarı, ruhu peçete bir piçim sanki. Kullanılmış! ama bilinmeyen bir hatra inat çekmecede müebbet hükümlü. Yüzünü çizdiğim duvara tavırlı, abdesti bozup damlıyorum sokaklara. Dikkatsiz, umursuz ve hadsiz ertesi ömür kıyısında, asfaltta izmarit sektiriyorum. Önüme katıp peşine düştüğüm kadının paçalarına ibnelik olsun diye. Tırnak diplerim karınca yuvası, göğüs kafesim keyfe kader tavlası. Oynamak niyet, kaybetmek yürek gerektirir. Kaybedip' şehirden kaçar gibi kokunu süpüren rüzgarın izinden yürümeye devam ederken, yolları sayfa benimseyip senli kendime acıklı şiirler parçalıyorum. Hiç bir kurala alaka göstermezken noktalar kulağımda volta atıyor! Sen deyip ben diyor. Ben'lerin cümlelerime nokta gibi konmuş değil mi? Teninden ömrüme; ömrüm düşmesin diye. Aklım fikrime diklenir sıra, ben çekilmiş gözle fırtınaya gider halle salınıyorum. Çekik gözlü bir fırtına'ya..Bir ara insani halimin ihtiyacı tır ayaklarına işeyip bir sigara daha yakıyorum. Bir yerde sınır çiziyorum. Seni suladığım ruh halime saygı gösteren köpeklere alfalık taslar gibi. Gün ağarmadan , ağlamadan gelmiş bulunuyorum şehirden kaçma sanıp şehrin merkezine; o parka, o banka..

4 yorum: