24 Temmuz 2015 Cuma

Küçük Kaçış Günlükleri | Gün 4-6

...

Benim çadır kurmaya başladığımız zamandan itibaren hafiften başım ağrıyordu.
Ateş yakma serüvenine başladığımızda ise kafamda filler tepiniyordu adeta. Bulunduğumuz yerde de felaket rüzgar estiğinden dolayı bir türlü ateşi yakamadık. 2 kutu kibrit harcadık, ateş bana mısın demiyor. 20 dakika kadar daha uğraştıktan sonra daha fazla dayanamadım ve çadırda uzanacağımı söyledim. Ateşi yakacağımıza dair bir ümidim de yoktu. O an hayatım gözlerimin önünden geçti. Açlıktan öleceğimi düşündüm. O sırada bizimkiler yakındaki bakkala gidip benim açlığımı bastırmak için bana kek almışlar ve azıcık tiner bulmuşlar. Tiner sayesinde ateşi de yakmışlar. Uzun zamandır böyle sevinmemiştim arkadaşlar.
Ateşte makerneksimizi yaptık, yanında da salçalı barbunyamızı yedik ve çok şükür, efsane doyduk. Ardından ateşi söndürdük ve çadırımıza geçtik. Çadır 2 kişilikti ama 3 kişi öyle ya da böyle sığdık. Tek sıkıntı etraftan enterasan seslerin gelmesiydi. Seslerden dolayı biraz tedirgin olsak da, bir şekilde sabahı çıkarttık.

Gün 5

Sabah 7:30 uyandık. Normalde 11, 12, 1 gibi uyanırdık, ondan dolayı bu bir rekor niteliğindeydi. Buz gibi denize girdik, güzelce yüzdük. Mustafaya yüzme öğretme çabalarına giriştik ama tekrardan başarısız olduk. Bir insan nasıl geri geri yüzer de yüz üstü yüzemez a be dostlar?
11 gibi toparlandık ve Bursa'ya doğru yola çıktık. Çınarcık merkeze kadar yayan olarak gittik. Bim'den domates, krem peynir, ekmek aldık ve önceki günden kalan salçayı da katarak on numara, deniz manzaralı kahvaltı yaptık. Oradan merkeze ulaştık, Yalova merkeze giden dolmuşların oradaki kahvede çay olduklarını iddaa ettikleri bir şeyi içtik ve Tüzün bana tavlayı öğretti. İlk maçımda Tüzünün eline verdim, maçı.
Maçtan sonra Yalova merkeze doğru yola koyulduk. Önce dolmuşlara "kaç para emmi" diye sorduk. Öğrenci fiyatı uygundu ama biz Yalovalı olmadığımızdan, daha doğrusu Yalova'nın öğrencisi olmadığımızdan bizi öğrenci saymadılar. Bize de tam parası fazla geldiği için kabul etmedik ama oradaki gerizekalı bir dolmuşçuya dedik ki "Yolda el etsek durursunuz di mi? Biz otostop çeke çeke gideceğiz kimse durmazsa sana bineriz" Gerizekalı dolmuşçu da "o kadar geliyonuz tatile, üç beş liranın lafını edip dolmuşa binmiyorsunuz" gibi gerizekalıca bir laf etti, "Otostopla geziyoruz" dememize rağmen. Bunu demekle kalmadı, oradaki dolmuşçulara "Bunları yolda almayın" dedi. Çünkü o bir gerizekalı.
Dolmuşçunun "kimse almasın"ına inat, dolmuşlar yanımızdan geçtikten birkaç dakika sonra Maliyeci bir abi bizi alıp merkezin yakınındaki Bursa yoluna attı. O da vaktinde bizim gibi otostop çekerek dolanırmış. Bursa yolunda bi iki kilometre kadar yürüdük, ardından bir benzinlikte mola verdik. Benzinlikte mazot almak için duran Koray ile Kamil abimize "bizi alır mısınız acaba" diye sorduk ve sağolsunlar bizi Orhangaziye kadar götürdüler. İndikten 5 dakika sonra da Fatih abimiz bizi Bursa Merkeze  kadar götürdü. Fatih abimiz de iki arkadaşıyla birlikte bizim yaptığımız gibi otostopla Türkiye'yi gezmiş vaktinde. Bize öğüdü "Gezin gençer gezin, evlenip iş güç, çoluk çocuk sahibi olduğunuzda bunları yapamayacaksınız. Tam gezecek yaştasınız" oldu. Biz de kulağımıza küpe yaptık.
Merkezden Mustafa'nın efsane manzaraları evi olan teyzesine gittik. Geceyi orada geçirdik.
6. Gün
Öğlene doğru kalktık. Evde biraz oyalandıktan sonra ayarladığımız Bla Bla Car ile Balıkesir Zeytinli'ye geldik. Zeytinli Balıkesir-edremit'e yakın baya. Adı üstünde, zeytini ve rock festivali ile meşhur. Sahilinde çadırımızı kurduk, yeteri kadar odun bulamayacağımızı düşünerek de ateş yakmak için kömür kullandık. Makarneksimizi ve nohutumuzu yedik, civardan bulduğumuz ince dallara sucuğumuzu geçirip ateşte pişirip ekmeğin arasına koyup löp löp yedik. Ardından oradaki bir kafede çay içip tavla oynadık. Tüzün Mustafa'yı mars ederek Mustafa'nın eline verdi, tavlayı.
Bu sırada etrafımızda köpekler cirit atıyordu. Acayip fazla köpek vardı zeytinlide. Belediyenin el atması lazım yoksa zeytinlideki köpek nüfusu insan nüfusunu geçecek. Buradan belediyeye sesleniyorum... Şaka şaka.
Ardından ben vurdum kafayı yattım, bunlar biraz daha takıldılar. Neler yaptıklarını bilmediğimden buraya yazamıyorum. Ama baş başalardı. Artık bilemicem...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder