6 Temmuz 2015 Pazartesi

Kendime not:

Mutluluk yanıbaşımızda ama uzanıp almak için uğraştığımız yok diye düşünüyorum. Uzanıp almayanlar listesinde de mutlu olup olmamayı seçecek lükse sahip olanlar var.
Birini sevip sevmemek veya nefret edip etmemek elimizde gibi. Ama gibi. Kendini neye inandırırsan onu yaşıyorsun. Öbür türlü Afrika'da ufacık ekmeğe sevinecek çocukları hangi kategoriye koyarız? Eğer onlar da bizler gibi kat kat pastaya sevinecek olsalardı vah hallerine. Birilerinin hak ettiği gibi yaşadığına inanmıyorum. Şuna inanıyorum, hak ettikçe hak ettiğin gibi yaşama şansın olur. Zamanla, tırnaklarınla uzanmaya çalışarak. Bırakmalı, hayatımızdaki konumlarını insanlar kendileri belirlesin. Hak ettikçe kazansınlar sıfatlarını. Belki dünya üzerinde cimri olmamız gereken tek konu bu. İzin vermeli öfkeye, kine, nefrete. Nasıl sevgiye, aşka, özlemeye izin veriliyorsa. 'Ondan uzaklaşamam ki' hayır efendim oldukça mümkün. O 'Ona yaklaşamam ki' nasıl diyorsa. Dünya üzerinde herhangi bir yerde bir şey yapılıyorsa hele ki bu bir tırı tek elle yukarı kaldırmak kadar marifet gerektiren bir şey değil de 'vazgeçmek' gibi ruhsal değişimlerle yaşanacak bir değişiklikse, sen neden yapamayasın? Veya ben. O onlar veya başkaları sonuçta mutlu olan her zamir mutluluğu çok mu hak etti? Zannetmiyorum. Mutluluk adil olsun diye yağmur olarak yağsa gökyüzünden, şemsiye açacak insanlar olup çıkıverdik. Hüzün kolayımıza gelmiş olmalı. Yolunda gitmiyor demek her şeyin güzel olduğunu söylemekten kolay. Kabullenmemek hele çok ilkel bir kaçış yöntemi. Sonsuz olan tek bir şey söyleyin bana insan ömrünün plastikten kısa olduğu şu hayatta? Pekala yarın ne getirecek bilmiyoruz da yarının getireceklerini göremeyecek kadar dündeysek, yarınlar ne yapsın? Kendimize en büyük köstek kendimizsek kimler destek olsun? Kaybettik derken başlıyor yanlış. Kaybetmek tek kişili bir eylem gibi. Birinin artık olmayacak olmasını direkt kendi üzerimize atacak kadar ne yaşadık bilmiyorum ama fazla yükleniyoruz birinci tekile. Her gözü uzaklara daldığında bir 'kaybeden'in; pek de yakın olmayan bir yerlerde birisi kendini 'kazanmış' ilan ediyor. Hal hatır merak etmeyene halinden hatrından ödün vermeye lüzum var mı? Yok dostum. Hiçbir zaman olmadı. Ve her zaman yapılan yapanın yanına kaldı. Yanınızda istemeyin. Muhtaç olunan tek şey: keşkelerden, belkilerden arınmış bir birinci tekil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder