17 Haziran 2015 Çarşamba

iki sessiz muhabbet

İki sessiz muhabbet geçti aramızdan. Sen güldün ya! Gönlüm gülüşüne sarılmak için yerinden fırlayacaktı sanki.



İki sessiz muhabbet geçti aramızdan. Sonra ben yoluma gittim sen yoluna, bir tek gülümsemelerimiz kaldı geriye.

İki sessiz muhabbet geçti aramızdan, yüreğimi sızlattı, hasretledi, yeniden sevdalandırdı sana.
Bir cümle çıkmadı ağzımızdan ama gerek de yoktu ya! Sen gülmüştün ya yeterdi belki bir süre bu gönüle o gülüşün.

İki sessiz muhabbet geçti aramızdan gönül hemen sana hasret kaldı. Hasret yazılmış bu gönüle; geçmişine geleceğine, sevdana, gülüşüne, bakışına.

İki sessiz muhabbet geçti aramızdan, kalp atışlarımı boğazımda hissettim.

İki sessiz muhabbet geçti aramızdan, yüreğim yüreğine çarptı.

İki sessiz muhabbet geçiyordu ki aramızdan bir "merhaba" geldi.
"Merhaba.
Yüreğine merhaba. Sana merhaba."
Sessizlik bozuldu aramızda. Bıraksan konuşurdu yüreğim yüreğinle, o kadar tanımıştım seni oysaki.

Bir "merhaba" ile ne mi oldu?
Gönül sanki çiçek bahçesi oldu. Ellerim sanki seni görmeyi bekliyormuşçasına titremeye başladı, benim değillermiş gibi. Ellerimin nasıl titrediğini görseler kıskanırlardı bendeki bu sevdanı be adam! Yüreğimin nasıl pır pır attığını, yüreğine sarılmamak için kendini nasıl zor tuttuğunu bilselerdi eğer yaşadıkları o sevdaya benzemeyen birlikteliklerinden utanırdı insanlar.

İki sessiz muhabbet geçmişti aramızdan hâlâ yadıma düşer arada, tekrar hasret kalırım sana.

Ne diyor Neşet baba "kalpten kalbe bir yol vardır görülmez"
İki sessiz muhabbet geçmişti aramızdan, belki biz farketmemiş olsak bile:
"bu sevda yolunu bulur mu dersin?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder