29 Mart 2015 Pazar

Şizofren

Yine leyla zamanları..
Aklımın başımda olmayıp kıbrısta bi kumar masasında bahis olarak ortaya atılmış o saçma 10luk gibi olduğu zamanlardayım..


Elimde kırık şemsiyem ve paçaları ıslanmış pantolonumla en iyi günü geçirdiğim söylenemezdi pek. 
Günlerce kafamı kurcalayan o lanet platonikliğimi de artık arka cebime sıkıştırma vaktinin geldiğini bi nebzede olsun hissediyordum. 
Ya yağmurun akışına bırakacaktım kendimi
Ya da ağlama krizlerine..
"Yıllarca sencildim be adam! Bırak bencil olayım biraz!" 
Karşımdaymış gibi bi de üzerine bağırdım "fak yu madafaka"
Arkamı dönüp hem delirmişliğin verdiği o mayhoşlukla hem de unutmaya hazırlanışımın verdiği o heyecan birbirine sokulup bana karşı savaş açtı. 
Az sonra bağacığına basıp su birikintisine düşen o şizofreni görünce tüm bu hisler ortadan kalkıp yerini kahkahalara bıraktı. 
Biraz kahkahamı yabancı bulmuş olacağım ki sanki ben mi güldüm gibisinden dudaklarıma dokundum
Uzun zaman olmuştu
"Gerçekten" gülmeyeli..
Şemsiyeyi fırlatıp kalkmak için çabalayan o şizofrenin yanına gittim. 
Kolundan tutup kaldırdım. 
Gözlerini gözlerime değdirdi
Zaman durmuştu
Yağmur damlacıkları ağır bir fren yapıp gökyüzünün kolyeleri oluvermişti 
Öylece asılı kalmıştı güneş evrende 
Dünya durmuş 
Etraftaki her şey toz olup kaybolmuştu
Etraf zifiri boşluk
Ben ve şizofren kalmıştık. 
Bal gözlü şizofren. 
Uzun zaman sonra kalbim kulaklarımda atıyordu. 
Sanırım beyin mıncıklanması yaşıyordum. 
Her şey gibi o da donmuştu uzun süre izledim o gözleri.. 
Kaç ay geçti bilmiyorum 
Baya izledim işte
Yalnız iyi izledim he
Fazla iyi izledim yannnnız
"Bırakacak mısınız kolumu?"
Hobbala.. Ne güzel izliyordum ya..
Kendime geldiğimde kuru olan saçlarım banyodakinden farkı yoktu 
Islanmış olan sadece paçalarım da değildi ayrıca..
"Of course" 
Ne yani havalı bi giriş mi yapmak istemiştim yani?
Ne dedim ben? 
Allah kahretsin!
Yüzümü buruşturmakla kalmamış
Yağmurla birlikte erimiş toprağa karışmıştım bile..
Kolunu bıraktığımda yere yeniden yapıştı 
Bu sefer gülesim gelmemişti
Canının yandığını görünce tüm vücudumun sızladığını hissettim..
"Ö-özür dilerim.. Durun size yardım edeyim"
Koluna girmeme izin vermişti
Topallayarak yürüyordu
"Yağmur dinecek gibi değil. Biraz oturmak iyi gelecektir" ...bize 
Sıradan bi kafeye oturuverdik
Konuşmuyordu 
Masanın üzerinde olan koluma bakıyordu
Daha doğrusu bileğime
Gözlerini bir saniye ayırmadı bileğimden
Endişelenmem gerekirken sesimi dahi çıkartmadan gözlerine baktım. 
Gözümü kırpmadan tüm o gözleri önce kalbime sonda gözlerime sığdırdım
Tek kelime konuşmuyorduk 
Gözlerini gözlerime değdirdi 22 dakikadan sonra ilk kez 
"Teşekkür ederim bayan"
Asıl ben teşekkür ederim o gözleri bana bahşettiğiniz için
Asıl ben teşekkür ederim sesinizi benimle paylaştığınız için
Asıl ben teşekkür ederim kolunuza girmeme izin verdiğiniz için
Asıl ben teşekkür ederim ciğerlerime sizin kokunuzu çekmeme göz yumduğunuz için
"Fark yapmaz" 
Neydi bu şimdi?
Başka cümlem mi yoktu?
"Gözlerinizi nerden topladınız?.."
Maltepe pazarından 
İkinci el oto pazarından
Hadi gidelim Osman diye çığlık atıp kaçasım geldi. 
Bu nasıl bi soru? 
Benimle nasıl dalga geçer?
"...bana çiçek bahçelerini hatırlattı"
"Sizinde gözlerinize kim soktu?" 
Yapacağım işi
"..yani bana balı hatırlattı. Arılardan girmek istedim başta fakat edebiyat yapamayacak kadar tutulmuş durumdayım, affedin!"
Tepkisiz kalmıştı
Donuk bakıyordu
Boş gibi
Hiç gibi
Kalkıp siktir olup gitmek belkide en güzel fikirdi
"Özür dilerim, her şey için.. Gitmeliyim ben belki de"
Çantamı yan sandalyeden alıp ona döndüğümde bana elini uzatmıştı
İçtiğimiz kahvenin ücretini mi istiyor yani?
Aşağılık! 
Çantamı sinirle masanın üstüne koyup cüzdanımı çıkartırken elini çantamın üzerine koydu ve elini yine bana doğru uzattı..
Ellerim ve elleri 
Nesquick ve süt
İskender ve tereyağ
Gece ve yıldızlar
Kum ve deniz
Çiğköfte ve nar ekşisi 
Sahalar ve sow 
Bu kadar uyumlu olabilirdi ellerimiz ancak
Ellerimi ellerine yerleştirdiğimde 526262626 parçalı bi puzzle'ı tamamlamış gibi hissettim. 
Elimi kendine doğru çekti
Kalemini çıkardı ve bileğime yazmaya başladı. 
Neydi o?
Numarası?
Adı-soyadı?
Twitter adresi?
Tc kiml.. Bi sn ne?


"Fakat b-bu çok güzel"
"Öyle mi dersiniz?"
"Öyle.."
Konuşmuyordu 
Yalnızca gözlerime bakıyordu
Bense gözlerine
Etrafımız yavaş yavaş kararıyordu
Yine ben ve o kalmıştık
Dünyadaki trilyonlar silinmiş nüfus sayısı lisedeki karneme benziyordu 
"0 (sıfır)"
Gülümsedi birden


Gamzesi yoktu
Demek ki bu kadar kusursuzdu..
Yanağında oluşan o çizgileri
Ezberleyiverdim
"Kimsin sen?"
Bu sefer gülmüştü


Dişleri..
Onu mükemmelleştiren küçük bir unsurdu sesinden sonra
Ayağa kalktı
Topallamıyordu
Derin bir nefes aldım
Masanın etrafından dolaşıp yanıma geldi
Eğildi
..eğildi ve yeni kurumuş olan saçlarımdan öptü
Ve hiçbir şey demeden kapşonunu kapatıp kafeden çıktı
Arkasından bakakaldım
En güzel rüyanın ortasında süpürge makinasıyla uyandırılmış gibi hissettim
Ya da serçe parmağını dolap kenarına vurmaya salise kalmış gibi 
8 çocuğuyla ortada kalmış fatma girik gibi
Karnımın içindeki kelebeklerin cenazesi kalkıyordu..
Çantamı alıp dışarı çıktım
Şemsiyeyi açtım (sandım)
Bileğimdeki çiçek ve ben kalmıştık 
Bi de bende kalan bal gözlü kapşonlu şizofren

1 yorum: