Ah be Karadeniz. Seni Cebeci sahillerinde tanıdım. İlk biramı sana
bakarak içtim. Belki de şişesini sana attım hatırlamıyorum.
Bana hep iyi
davrandığın için atmamış kabul ediyorum. Senden hiç uzaklaşamadım.
Maviliğini sevmezdim bir tek senin. Sıradanlığı anlatırdı bana. Geceleri
çok güzeldin. Yağmurda top oynayınca üstü çamurlanan ve annesinin zorla
yıkamaya çalıştığı yedi yaşındaki bir çocuk gibi çırpınırdın her
gözyaşı damlattığımda. Ben çok ağlardım değil mi? İnsanlar hep merak
ederdi niye bu kadar dalgalı diye bu deniz. İyi ki hep sessizce ve gizli
ağlamışım yoksa dayak yiyebilirdim. Sahi ben neden ağlardım? Bak şimdi
Zonguldak’ta bir evin sekizinci katında balkona çıkmış elimde kalemim,
masamda bira ve sigaram var. Büyümüşsün sanki biraz. Şimdi o kadar
hırçın da değilsin. Gözyaşlarım sana yetişmediğinden dolayı öyle
olduğunu varsayıyorum. Dur be denizim bir saniye. Konuyu kaçırdık
resmen. Ben ağlardım çünkü sevdiklerim beni hiç sevmedi. Beni sürekli
üzdüler. Gözyaşlarımla mı büyüdün yoksa sen? Ne oldu şimdi dalgaların
kesildi hafiften. O gemi ne öyle kocaman. Rahatsız etmiyor mu seni?
Kaybolma bir yere bir sigara daha saracağım. Bir uğultu var sende. Cevap
vermek mi istiyorsun yine bana. Senin haline de üzülüyorum. Artık
ağlamıyorum çünkü ben. O kadar alıştım ki yağmura, ıslanmıyorum artık.
Yok bu gece de sen mavi olana kadar burada kalacağım, üzülme.
Eğer
bir gün tekrar ağlamaya gelirsem sana. Yol ver gözyaşlarıma da gitsin.
Ulaşşın ona. Hani her yıl yüzlerce kişiyi öldürüyorsun ya. Ben gelirsem
beni de al lütfen. Seninle öğrendim yaşamayı. Sende son bulsun
istiyorum.
Çırpınmaya devam et Karadeniz. Ölmeden bir kez daha
görmeye geleceğim seni. Kumlarına gömeceğim kendime. Sende inciler
dizersin belki yoluma. Bir aşk isteyen baksın, görsün.
Aşk ölmektir. Aşk boğulmaktır. Karadeniz, aşkın sahibidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder