12 Ocak 2015 Pazartesi

Kış Şiiri


Karlı bir güne merhaba derken çamlar

Masum birinin sesiyle irkilerek uyanmak

Yalancı bir şair gibi aklına mısralar dolarak

Sıcak yatağı Ankara için terk etmek

Ankara'yı sıcak yatağa tercih etmek

Bir başkadır aralık sabahları Ankara'da üşümek.

Güneş ya doğmuş ya doğacak

Kararsız biraz, şair gibi

Karları okşarken airmax'lerin

Uyuşmaya başlar parmak uçların

Eldivenin varsa şanslısın

Yoksa boşver, o hissi de yaşamalısın

İlmek ilmek bir soğuk yakar ellerini

Aklında gezinir yine bin bir tilki

Dur diyemezsin, durduramazsın.

Dudakların hatır için orada duruyormuş gibi

Öyle yabancı, öyle emanet...

Rengi bugün her zamankinden bet.

Ve mavi gökyüzü

Yalancıktan, gülüyormuş gibi.

Tarifsiz bir acı, eşi benzeri olmayan bir lezzet:

Ankara'da üşümek.


Sıcacık fırında geçici bir ısınma

İçeri girer girmez buzların erimesi

İçindeki ve dışındaki

Üç  büyük simit, iki çavdar ekmeği

Sonra canının istediği ne varsa o an

İçinden gelen veya aslında hiç çıkmayan

Üşüten Ankara'da, soğuğu hissettiren.


Aklın yine karışık, önünü görmüyorsun yine

Soğuğu boşa harcıyorsun da farkında değilsin

Umrunda değil dünya, sınavların da var güya.

Yürümeyi seversin bu yokuştan

Bir şeyini düşürmüş gibi yere derin derin bakarak

Bakışlarınla yerdeki buzları yakarak

Ve saçın yine gaddar rüzgâra meydan okuyor

Zihnin düşen düşüncelerini topluyor

Onları arıyorsun

Bu mevsimde, bu soğukta, bu havada, bu yolda...

Ama güzeldir yine de Ankara'da üşümek

Merttir hani yalancı değildir.

Bi farkına varabilsen güzelliğin

Başını kaldırıp görsen sadece bizim mahallede öten kuşu.

Başını kaldırsan da beni görsen

Seninle ilgilenmiyormuş gibi, karşında bir ben.

Soğuktan oldu deseler

Görsen beni

Beni görsen

Görsen

Sen

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder