29 Ocak 2015 Perşembe

İç Ses

Ben bu hayatta bir tek kendi hayatını kurgulayamayan bir kurgucuyum. ve önümde ki kurabiyeye kilitlenmiş bir şekilde çayımı yudumluyorum. Etrafımda bir sürü mutlu çift ve bir de ben . Sanırım şuan mutlu olup gülmem lazım ama bu kalpli kurabiye tüm duygularımı alt üst etti ne yalan söyleyeyim. Onu yediğim an kalbime oturacakmış gibi.. Bugün insanlara biraz daha imrenerek baktım aslında. Özelikle tam sağımda otuan çifte. O kıza öyle imrendim ki. Bakışlarına,kıskanmasına ve pastayı yedirmesine. Size saçma gelebilir ama pastayı yedirişi içime oturdu resmen. Çünkü " o " benim ellerimden hiç pasta yemedi ya da ben yedirmeyi beceremedim..
Neyse.
Diğer masada ise başka bir kız etrafa öyle sinsi öyle sert bakıyor ki. Çocuğu farkında olmadan kuşatmış resmen. Ona bakınca da çocukluğumu gördüm. 1 yıl öncesine kadar her gün ben de öyleydim aslında. Zaten bu yüzden belki de posta yedim senden. Bazen diyorum ki senle mi salaktım yoksa sende mi salaktım.. Çok büyük bir aşktı bu. Büyük tutkularla yaşadık biz her şeyi. Ve bitişimiz de işte böyle sert oldu. Şuan bir tek şeye keşke diyorum. Keşke o zaman aşk değil de sevgi olsaymış bizimkisi. Aşk o kadar kötü bir şey ki iki tarafı da yaşarken öldürebiliyormuş meğersem. Ama sevgi.. O daha saf. Sevgi daha az yıpratır insanı mesela. Ama aşk öyle değil işte. Kavganın bile en serti olur. Ama şu güzelliği vardır ki tek öpücükle de her şeyi sonlandırabilir. Buda kalıcı yaralara sebep olabilir. Ama iki tarafta aşıksa çoktan yaralanmıştır zaten. Biz böyleydik en azından.. Ah be adam ah ! Neden doğru aşkı yaşattın bana ? Neden doğru aşkla kendini sevdirdin bana ? Yanlış zaman da doğru aşkı yaşadık biz. Hemde en kuvvetlisinden. Şimdi ellerimizde kırıntılarımız kaldı işte. Yakışmadı bize bu. Sen kırıntıları havaya attın ben ise cebime. Ben hala seninleyken sen çoktan başkalarına rüzgar oldun bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder