14 Temmuz 2018 Cumartesi

Sayın Hakim

"Öncelikle sayın Hakim, suçsuzum demek isterdim fakat suçum ne bilmiyorum. Pişmanlığımı size göstermek için ağlamak da isterdim fakat yorgunum.

 Gerçekleştirdiğim eylemin sonuçlarını tartışmak için bu kadar insanın buraya toplanması gururumu okşamadı değil. Böylesine bir kalabalık sadece cenazemde olur diye hayal etmiştim.
Şunu belirtmek isterim ki, olay anını çok iyi hatırlıyorum. Ama izninizle size bunun ne tarz bir hatırlama olduğunu metaforik bir anlatım ile açıklamak isterim.
En çok sevdiğiniz kitabın en heyecanlı sahnesini hatırlayın, ya da sizi en çok etkileyen filmdeki ana karakterin katarsis yaşadığı o anı... Sizi etkilemiştir o sahneler çünkü kendinizi karakterin yerine koymuşsunuzdur. Öylesine etkilenmişsinizdir ki, adeta sizsinizdir izlediğiniz karakter. Ama etkilenme boyutunuzun bu denli fazla olmasının asıl sebebi, sizin yıllardır hissettiklerinizi, o küstah karakterin sizden çok daha iyi ifade etmesidir. Ya da duyguları sizden çok daha iyi  dışa vurması. Kıskanırsınız. Ama farkında olmazsınız. Böylesine bir andı o an. Karşımdaki kadın öylesine ifade etti ki beni nasıl sevdiğini, onu kıskandım. Çünkü biliyordum ki, ben de onun beni sevdiği gibi seviyordum onu fakat bu kadar güzel ifade edemedim. Edemezdim de. Çünkü ben böyle bir adamım. O an karşımdaki kadın bir anda az önce bahsettiğim  film ya da roman karakteri gibi oluverdi. Kendimi gördüm onda. O artık bendim. Ve bu destansı, adeta kutsal ifade ediş şeklini, dışa vurumu kabullenemedim. Kıskandım. Kendimi kendimden kıskandım. Sonrasını biliyorsunuz zaten.
İntihar suç değil Hakim bey. Siz hiç kendisini asan birini yargıladınız mı sonrasında? Ya da bileklerini kesen birini? Söyleyeceklerim bu kadar. Teşekkürler."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder