19 Kasım 2015 Perşembe

Nasıl

Nasıl ki aşçılığı sınıfta değil de mutfakta öğreniyorsak. Seni sevmeyi de senin yanında öğrenmem gerekiyor sanırım.
Yalnızken tam bir ahmak gibi dolaşıyorum. Telefonum ışığı ile dağınık odamda telefonumu arıyorum saatlerce. Karşıdan karşıya geçerken sağıma soluma bakmıyorum. Motoru açılmamış arabalara ve kulaklarıma güveniyorum sadece. Dişlerimi fırçaladıktan hemen sonra yakıyorum sigaramı. Gözlüklerimi sildikten beş dakika sonra dokunuyorum camlarına. Bazen yemeğe iki defa tuz atıyorum. Bazen yapmaya çalıştığımdan bambaşka bir yemek yapıyorum. Gece lambası ve odanın ışığı yanarken masa lambamı da açıyorum. Ama odam hala karanlık geliyor bana. Saate genelde bakmıyorum. Kaç gibi uyuyacağımı kaçta uyanacağımı pek önemsemiyorum. Bu işleri bana matematik hesabı yaptıran alarm programına bıraktım. O ilgileniyor. Bugün günlerden ne hiçbir fikrim yok. Hangi ay ve kaçıncı gündeyiz. Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Seni ilk gördüğüm günün üstünden ellidört, son görüşümün üstünden ise yalnızda otuziki dakika geçti. Hala kalbimin içimde attığına inanmıyorum. Sanki vücudumun dışında bir yerlerde. Sanki o artık bana ait değil. Bilemiyorum.
Zaten seni nasıl delice seveceğimi bile bilemezken.
Sana nasıl aşık olduğumun hayreti içerisindeyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder