19 Ağustos 2015 Çarşamba

Yalnız Ruh Cumhuriyeti

Kararlar verdiği gecenin sabahı, gün yeni açıyordu. Hayır yeni açmıyordu, çok geç yatmıştı aslan öğleye doğru uyanmıştı, gece ne yaşadığını hatırlamaya çalışıyordu.
Çavuş var mıydı diye kendine soruyordu aslan. Vardı ( çavuşum olmadan ben ne yapabilirim ) peki canım var mıydı, içkiyi çok kaçırmıştı yine hiç bir şey hatırlayamıyordu. İçki içmemişlerdi, her zaman ki hatırlayamadığı gecelerden biriydi. Sadece geceleri değil, isimleri, yerleri, zamanları, kimi zaman kendini bile hatırlayamıyordu aslan, ben kimim? ölmüş birinin kimliğiyle dolaşan biriyim. Eksiliyorum yavaş yavaş çavuşum, gözlerimi her saat karanlığa açıyorum, karanlık başlarda gözlerimi acıtıyordu. Eksildiğim gibi de hissizleşiyordum, ben kendi cesedimin kimliğiyle yaşıyordum. Salonun orta yerinde bağırır aslan. Artık ben bu evde yaşayamıyorum çavuşum, kurtulmak istiyorum, kurumadan önce, benim yaşamaya hakkım yok mu çavuşum. Yok, genede kurtarın beni bu evden her yerde canım'ın hatırası var, ağır geliyor, zamanla ağırlaşıyor mu tüm hatıralar? Ağır bir yorgunluk taşıyorum üzerimde, şu evin tahtalarının sağlamlığı dünya üzerinde bir ağırlığı yokken hatıralar bayır aşağıya inen kamyonun arkasın da tam üstüme. İçim acıyor çavuşum, bana bu ev ile birlikte hatıraları bırakıp gitti çavuşum, gezdiğimiz sokaklara bir şekil de yolum düşüyor, ayaklarım düşüyor, aklımdan düşmüyor o çavuşum. Gece hangi kararları verdiğimi hatırlayamıyordum çavuşum, kendime söz vermiştim sanırım, kendimle uzun uzun sohbet etmiştim, çekilmez bir adam olduğumu kendime bile söylemiştim haha. Ben başka bir yere göç etmeliyim çavuşum. Uzaklara, beni kimsenin bulamayacağı bir yere, ben kimi istersem o gelecek ve gitsin dedim mi gidecek. Hayallerim bile bana ihanet eder duruma geldi çavuşum kuruyup gitmeliyim hala neden rabbimden yağmur dilerim kuruyan köklerime? Kendime verdiğim sözleri sevmedim tutmuyorum çavuşum sonuna gelmiş bir roman kitabı kadar yorgunum, okundukça yoruluyorum, bir ev bakmalıyız çavuşum bugün dışarı çıkıp bütçemize göre bir ev bulup taşınalım, O kamyon gene gelir mi üstüme çavuşum. aklını kaybettin aslan sen, başka bir evde çare etmez. Eder çavuşum edecek, burada canım'ın hayali var sürekli beni izliyor farkındayım, taşınacağımız eve götürmeyeceğim onu burada bırakacağım. Kalıcı hasarlar var beynim de çavuşum, beynimde ki sesler sayesinde durum gittikçe kötüleşiyor.

Taşınacağımız eve canım da gelecek çavuşum ona oyunlar oynamalıyım, canım'ın küçük oyunlarına düştüm çavuşum daha o zamanlar sadece kendimle konuşuyordum, sizde yoktunuz çavuşum, siz olsaydınız uyarırdınız beni çavuşum. Ayrılırken ne güzel reddetti beni çavuşum, reddedişini bile o an sevdim, yalan söyledi bana, tek bana değil benimle buluşmak için herkese yalan söyledi, sana söylemem asla dedi, bana da söyledi çavuşum. canım'a oyunlarım büyük olacak çavuşum yerden yere vuracağım, bir kere de değil sürekli bunu yapacağım. Oyunumun kölesi olacak sonsuza kadar. Ta ki oyunlarım bile bana ihanet ettiği sürece kadar, hayal varlıklarım bana ihanet eder mi çavuşum? Siz de bana ihanet eder misiniz çavuşum? Etmezsiniz çavuşum bilirim. Ben çok kişiye ihanet ettim çavuşum, anlatma aslan şimdi zamanı değil. Anlatacam çavuşum, yaşadığım acıları, karanlığı, yalnızlığı, yolumdabırakılmışlığımı, dertlerimi, sıkıntılarımı, hayal - dünyam - da - yaşattığım - hayali - varlıklarla - yaşadığımı, beynimi delen ağrıların olduğunu, saklanacak bir kutu aradığımı, içimde ki hiç bir organ tam anlamıyla görevlerini yerine getirmediğini, kalbimin atmadığına yemin ettiğimi, çoğu şeyi hatırlayamadığımı, hatırladığım her hatıra canımı yaktığını, baktığım bütün yüzlerin maske takıp canım portresiyle dolanmasını, düşlerimde salgılanan korkuları, düşlerimden düşüncelerime saplanan cam kırıklarını, ayaklarım da gücüm olmadığını, bu evde öleceğimi biliyor olmamı, canımı özlemekten her gece saçlarımı yolduğumu, duvarlara yumruklarımı vurduğumu, içimin derinliklerin de çığlıklar attığımı, her mevsimi gördüğüm canım ile mevsimleri sevmeyen bir adam olduğumu, pazar günlerini sevmediğimi, pazar gününü sevmeyişimi canım'dan sonra olduğunu, hiç bir son yaşamaya değerli mi kafamın içinde sorgu suallerinin olduğunu, insanlara bunları anlatsam anlamazlar çavuşum ben ihanetimi anlatayım ki yuh lasınlar beni hiç bir şeyi bilmeden kendi acizliklerini görmeden haha. Aslan kendini yalnız bırakmak için tüm sahneyi karartır. Yalnızlık cumhuriyetini kuruyordu burada, ihaneti kendine ediyordu aslan, içindeki uçurumdan attığı kelimeleri bir gün canım'ın kıyısına varmasını bekliyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder