11 Ocak 2015 Pazar

Hayat Zor, İnsanlar Tuhaf

Öncelikle beni aralarına aldığı için Var Mısın Yok Musun ailesine teşekkür ediyorum. Uzun zamandır yazsam mı yazmasam mı diye düşünürdüm bir blogda, şansıma karşıma çıktılar.
Sadece 18 yaşında bir genç kız olarak hayatın tüm bokluklarını görmüş olduğumu düşünmem normal mi bilmiyorum. İlk olarak 17 yaşında aldatılmanın vermiş olduğu yıpranmışlıklar, aileden küçük yaşta tattırılmış olan ihanetler… Normal bir insan değilim evet. Bağlanma problemlerim olduğu ortada. Sahip olmak istediğim her şeyi elde edebilmek belki de iyi değil. İnsan çabuk sıkılıyor öyle olunca.
Kendime bir sığınak arıyorum. Sadece bana ait olan bir sığınak. Bunun bir beden olmasını istemiyorum. Bedenler çift kişiliktir. İnsan kendine de sahiptir çünkü. Kimsenin keşfedemeyeceği bir dünyam var. Bana yetmiyor. Hayallerimi gerçekleştirmeme yıllar var. O kadar fazla plan var ki nereden başlayacağımı şaşırmış durumdayım.
Ailem dahil kimsenin bana güvendiğini sanmıyorum. Aslında bu hoşuma gitmiyor değil. Yapacaklarım kısıtlanmıyor çünkü. Asiliğimin yanında, kendini yetiştirmiş hanım hanımcık bir kızım ben. Nerede nasıl davranılır bilirim. Aslına bakarsanız erken yaşlandığımı düşünüyorum. Yeni yıla bile yaşadığım küçük oda da klasik müzik dinleyerek girmek isteyen bir kızdım. Ama tabiki de öyle olmadı. Komik bir şekilde sevgilim çaldığı sahneye atlayıp onu öperek girdim yeni yıla.
Yorgun hissediyorum kendimi. Kendimi bir şeylerle tatmin etmeye çalışıyorum. Ediyorum ve sıkılıyorum.Yeni şeyler aramaya başlıyorum. Alışveriş yapmak gibi mesela. Sonu olmayan bir istek oluyor bu bazen. Bunalıyorum. Uyumak bile sıkıcı geliyor artık.
Bazen boş boş otururken bir sigara yakıyorum. Öyle derinlere dalıyorum ki nefes aldığımda ne düşündüğümü bile bilmediğimi fark ediyorum. Bazen insanlardan daha çok kendi kendime konuşuyorum. Deliriyor muyum ? Sanmıyorum.
İsteklerim fazla bir şey değil aslında. Bana yetecek param olsun ve yaptığım şeylerde daima bir numaraya oynayayım. Yeter.

Sonra insanlar beni tanıdıklarını zanneder. Aslında kimse kimseyi tam tanıyamaz ki. Mesela ben; ben bile kendime akıl sır erdiremezken, onlar beni nasıl tanır? Aklım almıyor doğrusu. Herkeste bir sahtelik. Neden kimse olduğu kişi olarak davranmak yerine, kendini olmak istediği kişi olarak tanıtıyor ki?
Bilmiyorum. İnsanlığı aklım almıyor. Beni çok yoruyor çevremdeki bu kalabalık. Avazımın çıktığı kadar bağırmak istiyorum bazen. Ağzıma ne gelirse söylemek. Olduğum gibi yaşamak. Korkmadan, özgürce. Bazen insanlar kendi yaptıklarına bakmadan senin hayatını kontrol etmek istiyor. Bu hiç hoşuma gitmiyor. Bu hayatta her şey karşılıklı olmalı oysa ki. Karşında ki ne yapıyorsa senin de onu yapma hakkın var. Sen kadınsın yapazsın diye bir kavramı kabul etmiyorum. Ki bu duruma da ne yazıkki hemcinslerimiz yüzünden geldiğimizi düşünüyorum.
Bazen gereğinden fazla hayatımıza dahil ediyoruz erkeklerimizi. Onların yaptıklarını görmezden geldikçe biz ,tepemize çıkıyorlar. Bunu kabul etmek gerçekten zor ve gurur kırıcı. Her insan eşittir. Ve her insan kendi sınırlarını kendisi çizmelidir. İstisnalar kaideyi bozmaz bazı insanlar bunun bokunu çıkarıyor bir yerde.
Sonra bir de bütün insanlarda olan güven meselesi var. Herkes, herkesi aynı sanıyor. O bana şunu şunu yapmıştı, kesin bu da öyledir, deyip kendi aklımıza kendimiz tilkileri koyuyoruz. Kesin bir kanım var insanlar hakkında. Cidden hepimiz sorunluyuz.

1 yorum:

  1. Bir yazı ancak bu kadar güzel ve içten olabilir kaleminize yüreğinize sağlık :)

    YanıtlaSil