21 Eylül 2021 Salı

Sankinim

Geçmişin öylesine karşınıza çıktığı zamanlar vardır. "Nanik!" yapar böyle. Hiç aklınıza bile gelmeyecek, kafanızın bambaşka yerlerde olması gerektiği zamanlarda alır sizi bir zaman yolculuğuna çıkarır. 

Bu anların olduğu zamanları seviyorum aslında - nostalji ve gidenlerin hüznü çökmeden hemen öncesini, elbette. Sonrası zaman ve mekandan bağımsız bir raks...

Zamanında arkadaşımın gözyaşlarına eşlik eden bir cümle geliyor aklıma: "Geçmiş, bileğime zincirli - demirden dökülmüş bir ağırlık gibi" Sanırım biri ara yerde benim geçmişimi de zincirlemiş bileğime. Karşıma çıkacak ciddi bir geçmişim de yok aslında, genelde alakasız yerlerde peydah oluyor olanlar. Olduklarında da olanlar oluyor ama... Kimi zaman bir insanda, kimi zaman gitmesem aklıma bile gelmeyecek yerlerde, kimi zamansa herkesin eğlendiği zamanlardan arda kalan videolarda... Zincir kendini bir kez daha gösteriyor; "Bak ben buradayım, ne kadar büyüdüm desen de ciğerinin ne olduğunu herkes biliyor" diyor.

Sanırım herkes geçiyor bu yollardan, ama... Ben zamandan bağımsız geçiyorum sanki biraz. Yani, olmam gereken zamandan iki yıl ilerdeyim sanki. Sanki daha yeni mezun olmuşum, sanki hiç kapanmamışım eve bir buçuk senedir. Sanki beni tanıyanlardan köşe bucak kaçmamışım, kaçmışsam da onlar değişmemiş. Herkes büyümüş, ilerlemiş; bir ben... Bir ben aynı kalmışım.

Doğru değil, biliyorum. Karşılaştığım herkes benzer şeyleri anlatıyor aslında; herkes benzer yollardan geçiyor. Ama bu 'olduğum ben'den ilerde bir zamanda yaşadığım hissi hep hatırlatıyor kendini. Sanki iki yıl geriden geliyor zihnim.

Sankiiii, sankii, sanki. Sankilerle, sanrılarla geçmeye devam ediyor ömür. Ben ilerliyorum, zaman geçiyor. Ama birimiz, birimizden hızlı ilerliyor. Ama hangimiz hızlı, hangimiz yavaş... Işte onu daha çözemedim. Çözebilecek varsa, gelsin beri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder