14 Mayıs 2020 Perşembe

Bunlar Benim Sözlerim-3

'Bunlar Meryem'in Sözleri Değil!'


Ne çok zamir kullandım Meryem, sana gelene kadar... Zamirler oldukça anlaşılmazdır tıpkı varlığının ve yokluğunun o inkar edilemez kirletilen konumu gibi. Bu sorgulayış; beynimde cinlerin düğününe bir mekan, rahmimde bir İsâ, kalbimden yitip giden koca bir Tanrı. Undan putlar çoktan yıkıldı, kumdan kalelerimin yıkılması gibi. Ne zaman dört yaşında sarı bukleli bir çocuk görünse gün aşırı, göreni kudretli yapıyor... Bu güç arayışları oldukça yoruyor beni. İsâ'dan döndüğümden beri 'ölecek' çocuklarımın yasını tutamıyorum. Siz hiç bir annenin iki bacak arası kan ile ağladığını gördünüz mü ? Ben gördüm, ateş böceklerini de. Elimde bir fener, bütün kayıplarıma ve kayboluşlarıma inat ufacık bir ışık aradım. Ve ne zaman bulsam onu alıp kalelerimin en içine koydum. Kum sıcak, kum iyi, kum güvenli...ydi, çocuk yüreklerin onu yalnızca bir dalga boyu dağıtmasına kadar. Bunlar benim kelimelerim, daha yeni doğurdum ve doyurdum onları. Başkasından alıp benimmiş gibi kullanmadım. Tarafsızlığın taraflılığı beni hep korkutmuştur. Bir başkasının korkusu içinde bana ait sarı bukleli kız orta yerinden kırıldı, orta yerinde yarıda bırakılmış bir kitap gibi. Orta yerim ağrıyor Meryem...

'Bunlar Meryem'in Sözleri'

Ben Meryem. Doğru, ne çok zamir kullandın bana gelene kadar. Zamirler oldukça anlaşılmaz tıpkı kendi etrafına kurduğun kalelerin gibi. Hiç anlayamadım zaten zavallı kızı bu yaşta sahile göndermeni. Deniz fenerine hiç gidemeyecek biliyorsun değil mi? Zavallı kız... beli kırılmış bir bardak gibi su tutmaz şimdi. Sana demiştim, orada kalmalıydı. Beni dinlemeyip tutturdun bir ateş böceklerini görmeyi. Ben de gördüm Cebrail'i kimse bana fener tutmadı. Ben bir annenin anne olamadığı her ağlayışı bilirim. Ben insanların sözlerinin baharı kış yapacak kadar akıl almaz derecede keskinliğini, kesilmişliğini bilirim. Sana demiştim ateş böceğini alma diye. Sana söylemiştim ateş böcekleri ilahi değil Tanrı hiç değil-

-Ama Meryem, ben İlahi ve Tanrıyı kendi kalemden yonttum da yaptım. Bu onların bildiği gibi değil ki !

Ben Meryem'in ve sana söylüyorum. Sen ne dersen, nasıl dersen de anlamayacaklar. Sen koca bir kalesin, kıyısında deniz feneri...Gün gelir her taşı kaldırıp bukleli kızı güneşe esir edersen  eğer,  'O VAR' ya da 'O YOK' diyeceklerini söyledim sana. Sen Satürn değilsin demiştim. Zavallı kızı öldürmeye serçe gönlün dayanmaz, tutturdun bir ateş böceği! Ben  İsâ'yı hiç yememiştim. Sen doğurmadıklarını da yedin, herkesten köşe bucak sakladığın kızı da bir ateş böceği uğruna boğdun. Cehennem nasıl bir yerdir sence? Herkes sıcak olduğunu söyler de ateşten korkar. Üzgünüm, bunca çocuğun ölüsü üzerine yemin ederim ki senin cehennemin buzun ortasında tuz eritmek olmalı.

-Çok yorgunum Meryem...Bir daha ateş böceklerini görmek istemiyorum. Hadi ver elindeki taşı,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder