10 Mayıs 2019 Cuma

Ben


Kendimi pek sevmem. Neden diye sorabilirsiniz (sormadığınızı biliyorum); izah edeyim.
Öncelikle bencilim. Yani her şeyi takar gibi görünüp gerçekte takmamam, sevdiklerimin çoğunu unutup aramamam sormamam, canım isteyince istediğimi yapmam... Ne ararsanız işte. Bu bile yeterliyken kıskancım üstelik. Hem de ne fena, var yaa.. Öhööööööyyöy! Sınavdan yüksek almış arkadaşımı mı kıskanmadım; başkalarıyla doğru düzgün konuşabilenleri mi... Otu boku kıskandım amk, alakam olmayan insanların mutluluğunu bile kıskandım. Herkesin mutluluğunu teeeek tek kıskandım ben. Ben beceremedim çünkü. Mutlu olmayı, mutlu edebilmeyi... İnsanlarla saatlerce farklı konular hakkında konuşup onları eğlendirebilmeyi... Belli kısır döngülerin içinden çıkmayı... Beceremedim kekeler. Ruhsuz, yüzeysel bir adam olup çıktım; hiçbir boktan zevk alamayan uyuz ibnenin tekine dönüştüm. Bir şeyleri merak etmeyen, sorgulamayan; sorguladıklarını da bir türlü anlayamayam bir insan oldum. Yakalamayı beceremedim milleeeet. Hayatın ucundan tutup çekmeyi beceremedim işte. Hep gidenlerin yasını tutup önümdekileri kaçırdım. "Eskiden olabilecekler"e takılıp, "şu anda olabilecekler"i saldım ben. Sağlam saldım hem de, öyle böyle değil. İlk hayal kırıklığıma hep yenilerini ekledim, ekledikçe daha da ekledim. Baktığım tek şey o hayal kırıklıkları çünkü; ne şimdiii, ne gelecek. Sadece o hayal kırıklıklarıyla dolu 22 sene. Ya da 15 sene. 15 iyidir.

 Lise yıllığımı okuyorum şu anda mesela. Daha doğrusu 'okuyamıyorum', evet. Sayfaları hızla çeviriyorum, kimsenin ne yazdığına adamakıllı bakmadan. Son birkaç yıldır bir şey okumuyorum zaten adamakıllı ama, bunu hiç 'okuyamıyorum'. Hele bizim sınıfın oraya rastgele gelirse direk kapatıyorum yıllığı. Beklemeden. Şaaaaakkkkk. Kendi ismime bakmıyorum bile zaten; 4 kişnin 'nezaketen' bir şeyler karaladığı bir sayfa. Bommmmmmmbooşşşş. Kendi ismimden nefret ediyorum. Şans verseler tüm yıllıklardan olduğum sayfayı ve ismimi tek tek kazıya kazıya çıkarırım şerefsizim (öyleyim). İnsanlar da bakıp "aa bu da mı burdaymış, ne arıyo ki? Yazık bi de 4 kişi yazmış öylesine" demezler (muhtemelen gene demezler, ama kafam bozuk).

 Hayallerimden nefret ettim, hayal kırıklıklarımdan nefret ediyorum; hayal kırıklıklarımın öznelerini ise sevmiyorum. Ve seviyorum. Çok seviyorum hepsini. Bilmiyorum işte; kafam karışık. Her arkadaşımla yapabileceğim bir şeyler varken bu kadar boş yaşamak koyuyor işte; engel olamıyorum onlara kızmak için. "Biraz daha merak etselerdi, el uzatsalardı her şey bambaşka olabilirdi" diyorum ama, biliyorum amk ben ittim herkesi. Ben baktım insanlara tepeden. Ben girmedim onların girdiği hayatlara. Pişman mıyım? Köpek gibi. Ama yine yapıyorum. Yine köppppek gibi pişma olacam, biliyorum. Gerçi kaşarlandım artık; çok koymaz yeni yaşanmamışlıklar. Ama eskileri...

 Özür dilerim. Zamanında yanında olamadığım herkesten, duyamadığım sessiz çığlıklardan... Ve kendimden. Çok özür dilerim...

(Devil May Cry tayfaya selam olsun. Videonun isminden işkillenip bakmamazlık etmeyin, piyano güzeldir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder