11 Ekim 2015 Pazar

Oyunlarla Mırıldanmalar

Bölüm 4 ( Zaman İçinde Mırıldanmalar )


8 '' Bir diğer yanını boşlukta bıraktı ''


Umutsuzluğumu ve huzursuzluğumu yaşadığım bir yer şu boşluk. Kimsesizleşiyordum, kimsesiz iyileşilebiliyor muyum? Kimse aynamdaki leşimi sokaklarda görmüyor mu? Anlatabiliyor muyum, anlatmak isteyen kim? Anlatabiliyormuyum? Boşluk nedir? Size hiç bir şey sormuyorum. Peki ya mutsuzluk nedir? Dinlemeyin beni. Ben boşluklar içinde miyim yoksa mutsuzluğumun içindeki boşlukta mıyım? Neredeyim ben? Aklımdaki zamanın boşluğunda yaşıyorum. Bugün hangi boşluktayım, inan bende bilmiyorum, bilmiyorum, hiç bir şey bilmiyorsun Aslı ben hiç değişmedim. Hala kaçıyorum senden, sana kaçtığımı da hiç bilmiyordum Aslı muammalar içindeyim. Yaşayacak kitapları gösterin bana bu boşlukta, çok boşluk var şu hayatımda, hangisini doldurayım? Bugün hangi kadehle yeni bir boşluğumu doldurayım? Eski boşluklarım dolup taştı içinde boğuluyorum, her boşluğum da yeni bir sigara yakıp muammaya karşı dumanlanıyorum. Savunmasız bir adam ne yapabilir ki? Acı çekiyorum. Sürekli muammaya kaybediyorum, biraz daha saldırıyorum - Yarım yamalak bir insanın saldırısı ne kadar güçlü olabilir ki - sonunda hep kaybediyorum. Bir duvar var önümde, yıkılmış bir duvar. güvendiğim insanlar yıktı bu duvarı. Bu insancıkların kanunları hep mi böyle? Onlara güvendim mi bir kere o güven duvarını bunlar kadar hızlı çökerten yoktur muhakkak. Aklıma da sığınamıyorum, renkler koyulaştıkça aklımda sığınacak yer bulamıyordum. Kendi küçük kalabalığımın boşluğundayım şimdi, her bir yanım bir yanda kimse demedi dağılmışsın sen. Paramparça olmuşsun demediler, hepsini birer hikaye olarak görecekler bunu hissediyorum ve bu boşluktan hiç bir zaman çıkamayacağım.lisanım da aklıma şuan gelmeyen çok dil var. Çoğu şeyi biliyorum ve her şeyi anlıyorum Dostoyevski gibi; bu beni öldürecek diyorum. Halen aklıma gelmiyor bildiğim bütün kelimeler, bütün kelimelerimi kullanıp yazmak istiyorum Aslı, hiç bir şeyi hatırlamıyorum bu yüzden bu boşluktan da çıkamıyorum. Bir şeylere tutunabilsem, bir kelimeye, bir umuda, bir hayale hiç mi hiç tutunamıyorum. Bu boşluktan çıksam da karşıma başka ne çıkacağını da bilmiyorum. Alıştım, alıştım evet, neye alıştın? Boşluğa. Ha evet doğru. Ah şu boşluk, bir yanımı buraya bıraktığımdan beridir ufalanıyorum, afallıyorum, ufalanıyor hislerim, hislerimin acısında gittikçe küçülüyor muyum yoksa boşluk mu büyüyor muammalardan kaçamıyorum, geleceğimden kaçamıyorum, geleceğimden değil muammalardan kaçamıyorum. Eğer ki şimdi hatırıma gelirse geçmişte de çok muammalarım vardı, yarım yaşamış gibiyim, çoğu şeyleri kaçırdığımı hissediyorum; güzel günleri. Kendimi tüketiyorum, ötenazi istiyorum diye bağırmak istiyorum diye düşünürken, ötenazi istiyorum diye bağırıyorum.


9 '' Bir diğer yanını yangında bıraktı ''

Öyle yangınlar var ki içimde belki bundan dolayıdır sürekli ateşimin olması. Şu ateşim ve baş ağrıma artık bir teşhis konulsun, doktorlara olan saygımdan üstlerine gitmiyorum, hatta o kadar çok saygılıyım ki hastaneye bile gitmiyorum. Şu sıralar kendime de saygılıyım sanırım hiç kendime gelmiyorum, sürekli sokaklarda mırıldanıyorum, deli olduğumu sanıyorlar, kime zararım var? Kendime anca, size ne! Düşüncelerim yanıyor, ne sönüp kül oluyor nede biri ses olup yangınıma sel oluyor. Yanıyor, sadece yanıyor. Ne bir anı siliniyor aklımdan nede başka bir şey. Yangınım da yok oluyorum, var mıydınız üstadımız?  Ah rüzgar, bir kelime bulup var edemedim kendimi, ben yokum. Hangi kelime, hangi cümle, hangi düşünce beni var eder? İtiraz ediyorum hakim bey! Benim hiç mi konuşmaya hakkım yok? Hakkımda karar verip ömür boyu yangında bırakacaksınız. Siz hiç yandınız mı? Bütün vücudunun yandığını hissettin mi, hislerin bile yanarken. Yastığın soğuk yüzü kalmazdı, terden, yangınım' dan. Çaresizlik bütün vücudum da, çaresizlikten etrafımda kimseyi görmüyorum. Aslı, çaresizlik nedir? Çaresizliğime bir çare bulmadılar, sürekli çaresizliğe davet edildim, gitmemek ne demek? Adamı yaka paça götürürler. Çaresizliğin üzerimizdeki hükümleri, öyle bir hükmü var ki üzerimde, onu üzerimden atmak elimde değil, kontrol edemiyorum. Bir güç ki bende hiç mi hiç bulunmaz, benim gücüm ne ki? Benim güçsüzlüğüm bütün vücudumdan ağzıma gelir, mırıldanırım. Artık geriye yangınlar kalır, hatıralar kalır, anılar, özlem, insanı alfabedeki üçharf yakmaz her zaman, üçharfyanyana gelirse yakar her zaman. Bir saat yanarsan, bir saat daha var. İçimde ki cehennemin hasreti bir yudum su mu ha ?

Göz kapaklarımda ağarma her saniye artmak da
Beynin fazla kurtlanması düşünceler arasında
Uyku tutmaz oldu gittikçe karanlıkta
İlk adımda kaybolduk sonuçlar kalmadı da

Ölümün en uzununu yaşadık bu yaşarken ölmek
Bombalandı hayallerim yaşadığımı görmek
Pencereden bakıp dışarıda bir şey görememek
Her gün yazarıma söyleniyorum neden bu ölememek?

Olmayacaktı belki puslanan bazı anlar
Beynimde çakmak çakıp çıkmak istedi hatıralar
Olmadı kendi içinde defalarca yandılar
Yankılandı sesleri sol yanımda boşluklar

Delirmek için yeterli bir kıvılcım olmak
Resmin olduğu bir odada beni ölü bulmak
Nefes keser akıl kaçar bu odada zifir kalmak
Aklı kendinde tutmak kalbe tortu salmak

 Yangın devremini burada az buçukta olsa tamamladık. Biz Raşhit' in bir diğer yanını gidelim, Raşhit' in bu yanı yangında ebediyen kalacak, hiç bir hüküm onu kurtaramayacak.


10 '' Bir diğer yanını buzullarda bıraktı ''

Ürpertilerim üzerimde ki montum. Soğuk burası, param olmadığı için açamıyorum kombiyi. Zaten borçlardan dolayı sayacı söküp götürdüler, kışı böyle geçirmek zorunlu oldu. Babam üçaydırçalıştığıyerdenparasınıvermediler, adiler. Sensağırdilsizsindedilerbabamınparasınıvermediler. Sondaj işini de babam çok iyi yapar aklı çalışır. Bir ton borçlar birikmişti. ne üstümüzde doğru dürüst bir elbise vardı ne de ayağımıza giyecek bir ayakkabı. Çökmüştük. İnsancıklar çökmüş olan insana selam dahi vermezler. Bu insancıkların genel kanunudur. Kanunları batsın. İnsancık statüsüne giriyorsan yada kimin o statüde yeri olduğunu görmek istiyorsan buradan çok kolay bile bilirsin. Tam altıay boyunca üzüm ve ekmek yedik. Marketlerin çöpe atacak ezik büzük üzümleri biz alırdık, askıda ki ekmekleri toplardık. Rahat bırakın beni, uyumak istiyorum. Ellerimin gücü kalmadı, evet ikisatıryazıyla elimde yazacak güç kalmadı var mı mira'sı?


11 '' Bir diğer yanını sessizlikte bıraktı ''

Kendi sessizliğini bilemek, bilediğin sessizliğin içinde yıllarını sürdürmek. Yıllardır sessizlik içindeyim. Bir sessizliktir aldı başını gidiyor. Çocukken bile hep sessizdim, kimseyle konuşmuyordum. İki sohbet edilmez bir adam oldum sonradan. Çocukluğum bitti, şimdi ise büyümek değil küçülmek oldu bizimkisi. Sessizlik, sessizlik lütfen. Bir hayalin uçurumundayım, ya aşağıya atlayacağım bir bilinmezliğe yola koyulacağım yada bu uçurumda yaşayacağım. Bu yamaca kendi sessizliğimi saldım, aşağıya düşersem de kimse sesimi duymayacak burada kalsam da kimse duymayacak beni, kimse yardımıma gelmeyecek. Burada Rüzgar'la konuşurum, boğulacak kadar bağırıyorum. Aslı, duyuyor musun beni? Zaten bir hayaldi. Kambur ellerim, acıma bana sürekli yaz, acıyorum budalaca. Hayır acıma, kurtuluşa varırsın belki. Ölümüm doğumumla başladı, bir yaşantıyı hiç kusur işlemeden bıraktım, bu yüzden; hiç yaşamadım. Ben kusurlu biriyim, ben bir' im, ben bir' in hiç' iyim, hiç' in biriyim, yani ben hiç' im. Bir hiç bile değilim sadece kambur bir elim. Üzülme, ben bir bile değilim. 


12 '' Bir diğer yanını gürültüde bıraktı ''

Uzaklaş artık, yardım et göremiyorken kimseyi. Zihnimdeki ölü adamın konuşan haliyim
bir de halsizim, sürüklenen bir duygu hali kafamdaki istikamet huzura halen.
Aklımda ki şeytanlar kendini taşlamakta zaten, bilincim bir oda içinde gürültüler.
Donmuş insanlar düne kin dürerler, bugünkü yalnızlığıma hislerim kendinde değiller.
Zaten elde değil gözlerimde gülümsemen afalladıkça, zamanın akışının karanlığına,
yükselen bir ses yerde kanlar içinde, yalnızlık kamçısıyla hayatı biçimle.
Bugün hangi hayat son nefesini vermekte? Kağıda yazdım hayalleri son nefesimi vermekten.
Bıktım hayaller uğruna kabusları inşa etmekten, siyah rengin beyazlığına aşık olmak içten.
Bir gürültü duygusu tüm şehri kurutsun. Bulunmayan huzuru gök yüzüne uçurtsun.
Yağsın damla damla, işte böyle anla, sessizliğim bir gürültü oysa.
Zamanı geriye saran bir zamandayım. Gönül sevdiklerini gözleriyle uğurlamakta.
Vazgeçip hissizleşmek hayata, sonra boş bir sayfa daha, yine boş bir sayfa ha.
Ciğerlerim ise kapkara, bu nasıl bir manzara? İçimi yiyor bu baş belası travma.
Ayaklarımı bağlıyor koşmak istedikçe yollar, yalnızlığıma doğmadın bu ölü adamla konuşma. Allah'ım bu seferlik affet gülümset bu geleceği, rüyamda ki uykusuzluk vuruyor bu beynimi, benim olan için tek savaşa nankörlük dedin. Bunalıyorum, yardım edin. Yardım istedikçe, gürültü olmaktan ileri gidemediniz.


13 '' Bir diğer yanını seslerde bıraktı ''

Hangi ses idi bu? Yalnızlığın sesi, ah evet doğru. Ne anlatacaktım ben, buraya toplandınız. Sesleri anlatacaktınız. Duyulmayan sesler var hala kulağımın içinde. bir şehrin, bir ilçesinde, bir mahallenin, bir apartmanında, bir evin, bir odasında yalnızlığın ve huzursuzluğun sesleri odanın içinde, en ücra yerlerdeki boşlukta sığınıyorlar, kaçışıyorlar. Beynimin içi seslerle dolu, bunaltıcı sesler. Bir rezilliktir aldı başını gidiyor, devam ediyorum bu rezillikte. Hangi yanımı yazmak istesem rezilliğin önüne geçemedim. Sesler ile de geçinemedim. Ses olun bana! kavramını hepiniz yanlış anlıyorsunuz, yada beni anlamak istemiyorsunuz. Beni anlamanız çok geç olacak, geriye bu defterlerde kalmayacak. Gittikçe kulağıma daha boğuk gelmeye başladı sesler, yoksa sağırlaşıyor muyum? Babamdanmıaldımbugenimine? Sonradan düşünenlerden oldum, önce istediğimi söylerim sonra düşünürüm. Bu istediğimi söylemek de muammaya kaçıyor. Diyemedim ki hiç Aslıya, yaşam belirtisi görmek için gökyüzüne resmini çiviliyorum. Bir sona daha geldik, bir bitmişlik, bir bitkinlik var üzerimde, karaladım siyah defteri siyah kalemle.


14 '' Bir diğer yanını sağırlık da bıraktı ''

Mutlu sözlerin sağırlığı vücut bulmuş haliyim. Güzel günleri görmem yasaklandığı gibi de güzel sözler mutlu sözler de sağırlığıma eklendi. Utanç verici bir mutsuzluğa sahibim biri benim mutluluğumu çaldığını düşünüyorum. Çocukluğumdan bu yana çoğu ''şey'' hatırım da ilk kavgam, ilk hayallerim, ilk umutlarım, ilk tükenmişliğim, ilk bir oyun ölümünden dönmüşlüğümü hepsini hatırlıyorum. Rüyalarımın ilkini dahi hatırlamıyorum, evet hatırlamıyorum. Hiç bir şey hatırlayamıyorum, hatırlamaya da sağırım sanırım.Kendi iç dünyama bile sağırım. Başarabildiğim tek şey başarısız bir sağırlıktır. Yaşamımdaki sağırlığı mı sorgulama vakti, bir çığlık ki hiç kulağımdan eksilmez başka kulaklara ulaşılmaz bu benim çığlığım, uzaklardayım bu yüzden mi hiç sesim duyulmaz kimseye, bir kargaşa ya daha yol açıyor bu sesim. Kendi sesimin iğrençliğinden hayallerimin dış sesleri bile kötü. Her ''şey'' kötü olmak zorunda mı? Her ''şey'' şey kelimesini anlatacak bir dil bulunmalı, kimseye derdimi tam anlamıyla açamıyorum hep kaçıyorum, en iyi yaptığım ''şey'' sanırsam, kaçmak. Aşağılık bir adam oluyorum, şerefli insanların yanında ne işim olur ki - şerefli olduklarından muammayım -  Bu yüzden sürgün edildim, düşüncelerimden dolayı sağırlık olaya el koydu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder